“Otur beş”. Şimdiler de kaç? Beşe kadar not vardı. Pekiyi beş. Sınıfta kalma vardı, ilkokul birinci sınıfta bile. Ceza vardı. Köşeye çöp kutusuna gidip kalem açma da. Aldım verdim seçmecesi. Onun ayağı büyük olmaz. Büyük olsa ne yazar mesafe belli. Olmaz onun ayağı büyük. Karne alınca ağlamalar, ikmale kalmalar. Sessiz […]
Yaşam
Daha bir şeyler olmamış, ne yaprağı kıvrılmış defterin, ne arasına kalem konmuş kitabın, geceler parçalanmamış daha bütün, aydınlık ortalıkta karanlık ortalığı ele geçirmemiş. Hiç bir şey bitmemiş daha. Tenin yanıkları daha olmamış, yaralar cerahat dolmamıştı. Etraf daha kimsesizleşmemiş. Zamanı ağır acelesi olmadan geçen bir bakış. Ölesiye adı öyle konmuş ve […]
Gidişinin bininci yılı olmalı, gitmen ayrı, taşınman devam ediyor. Sessizliğin içinde arıyorum seni. Bir şey ister misin? Merakla seyrettiğimiz gece yarılarına kadar süren buz pateni gecelerinden “Üçlü Toylub” yap bakayım. Şaka biliyorum. Birde “Denise Wilmann” istesen beni çok özlediğini anlayacağım. Hayatın öfkeli bir deniz gibi yüreklerimizde kabardığı anlarda bile yaptığın […]
Kimseye gerçek isminle anlatmadım seni. Kimseye gerçek isminle tanıştırmadım, kimse bilmez seni. Bilenlerde artık yok. Seni konuştuklarım, anlattıklarım, yazdıklarım, yazdıklarımı okuyanlar, hep bir tahmin o da tutmuyor zaten biri hariç. Bildiğini de söylemez o. Sende bilemezsin şimdilerde anlatılanın sen olduğunu. Satır aralarında bakan gözün senin olduğunu, yok kış, yok yaz […]
“Üşüyorum hem de çok”. Titriyor, dişleri birbirine vuruyordu. Ateşi yükselmiş olmalı. Üşünecek durum yok. Hemşireyi çağırıyor. Üstünü açın diyor battaniye vereceğine. Kızıyor ama gelip üstünü açıyor. Ne dedilerse o. Öksüzlüğünü bilmez çocukluğunu hiç ama hep bir boynu büküklüğü var o nu biliyor hep ondan. Anne dedin mi duydu mu anne […]