Yaşam

Gel Al Çayını

“Öyle ıskalanmış bir hayat olarak kabul etmiyordu taa ki. Bir şeylerin artık olmadığı olsa bile lezzetini almadığı zamana kadar”. Elinden kalemi bıraktı. Kafasını cama çevirdi. Dışarıda bir gökyüzü sulusepken. Bir yere gelip tıkanıyordu. Yazdırmıyordu hava da. O da sulu sepken içine pus karışmış bir kısmını cama bulaştırmışlık. “Biliyordu ayrılık daha […]

İçine Yağmur Kaçmış

“Yaz geliyordu öyle demişlerdi. Bir şeyini unutmuş olmalı, belki bir şeye kızdı yarı yoldan dönmüş olmalı kış gidiyordu o kadar ısrar dayanamamış kaldı. Baksana havaya”. Soğuk yine de su kıyısı, ısınacak sohbet o kadar esiyor keskin bıçak gibi dokunduğu yeri alıp gidiyor. Vakitler çoktan bitmiş onun için sabah. Uyku kavgası […]

Pişmanlığı Bile Olmayan Suçlar

Baş bükülmüş hayatın masasında bir köşe. ”Bundan sonra artık“ bütün cümleleri böyle büyük bir lafla başlar olmuş. Nasıl bir kırılmışlıksa hayata aydınlığını almış gitmiş gözlerinin, gökyüzünün yıldızları kalmamışlığı bakışlarda, bulutlar gider umudu yok yıldızlar kalmamış. Pişmanlığı bile olmayan suçları omuzlamış biraz bel eğikliği ondan. Adını unuttuğu anlar gece yarıları ihaneti […]

Boşver Hava Karanlık

“Casablanca’yı anlatıyorsun. Ben oraya gitmedim seninle bile. “Tekrar çal Sam” dendiğini de seninle duymadım. “Çölde çay” filminde her şey çok güzeldi. Çay bile vardı. Aynı sahnelerde birbirimizi hatırlamış olabiliriz belki sadece ben seni.” Kağıdı buruşturup atmak geldi bir an aklına. Vaz geçti yırtmaktan, yazmaktan. Gitti müziği biraz daha açtı. Bir […]

Kum Kuleleri Kıyıya Yakın

Karanlıkta söylemeye korkardın, karanlıktan da. Uyku arası hani gözlerini aralayıp bir ışıksız ortamda dokunulmakta olduğunu hissedip rahat mırıldanarak fısıldadığında aklına gelirdi belki ama söylemezdin. Bazılarını hiç söylemedin öyle kaldı. Dilinin ucunda bile değillerdi. Bazılarını yol da yanımda fısıldadın duy beni diye sessiz gürültüye karışsın ama duy. Zamanın taşlarına kazınıp orada […]