Söylendiği kadar kolay olsa, olmuyor. Biliyorsunuz, biliyorlar. Kendi kendine hep aynı şeyi söylüyorsun, tekrar tekrar söylüyorlar; evetliyorsunuz hep. İkna olmayan bir tarafınız direniyor: “Su iç.” “İçmem.” “Yemek ye.” “Yemem.” Bir direnç… Su, yemek olsa ağzınıza bir şekilde tıkılacak; öyle bir kolayı da yok. Beyin ikiye bölünmüş, çoğunluk artı bir öte […]
Başka bir dünyaya ait olmanın, başka bir zamanda, başka bir yerde olmanın… Buradan başka bir yer ve zamanda olmanın saniye ve dakikalar bile ölçeğinde özlemi… Dilemek, öylece bir an kalmayı istemek. Huzuru belki hiç bulamamanın tarifi bile başka bir yer ve zamanda mutlaka vardır çıkarımı. Bir bütünün parçası olmak, o […]
Oturup bir yerlere… Oturup bir yerlerde, bir süre bir bekleyiş… Kendini belki de. Belki bir tat; ekşi, tatlı, acı, lezzetli dilinde, her nasıl o an ne hissettiysen, beynin ne diyorsa dilin onu söylüyor. Adını daha koymamışken, daha bir şeyleri kabul etmemişken, etmediysen, yarım yamalak kalmış, daha olmamış, olgunlaşmamış, lezzeti daha […]
Bir başka zamana ait olsa “hee” demekten hoşlanacağın olaylara, senin olan, senden olan, sen olan, yaşadığında.. Tam olarak bu yaşadığında aynı yerde, aynı şekilde. Sormasan, sorgulamasan; “Benim değil.” desen, “Benden değil.” desen, var olan bu mu? Elimizde bu kaldı, yersen tavrı sana. Ona eyvallah diyecek misin? Olmuyor bir yerinde. Geri […]
Yağmur tek tek yalnız damlalarıyla aynıyı yapma tanımıyla sürü tek tek yalnız bireylerinin aynıyı yapma tanımıyla aynı gibiymiş aynı tüyden aynı türden. Pirinç tanelerine tek tek bakmadan kim kaç derecede daha güzel pilav oluru bile dert etmeden düşünmeden. Dalgaları bile herbiri bir başka rüzgarla iteklenip kıyıya vururken daha dün hiç […]