Radyasyon alıyor. Kalp testi yaptırıyor. O zaman. “Bana biraz radyasyon verir misiniz?” “Biraz daha alabilir miyim lezzeti fena değilmiş”.”Makineye girmeye korkuyorum”.
Sohbet, sıra bekliyorlar bir taraftan.
“Eskiden 70 kilo çuvalı atar omzuma taşırdım”. Bir kadıncağız şimdi çantası ağır geliyormuş.
Hayatı sorgulamadan öyle hafif bir serzeniş yıllara.
Bir yutkunma hayata bana da mı?
Biraz süt, biraz sütlü çikolata, bir büyük radyasyon. Cezası yirmi dakika kımıldamama. Sonra tekrar sil baştan.
Ve cehaletin harika krallığı. Kulaktan dolma, internetten okuma bilgiler.
“Başımıza neden geldi?” soru bu. Yediklerimizden, yaşadıklarımızdan, “eve nasıl gideceğiz?”
İki metreden fazla çok az süre yaklaşın. “Oğlan arabayla alacaktı” “Taksiye binsek taksiciye yazık”.
“Ette hormon varmış”” Tavuk ta kuş gribi” ”Domates’in tohumu dışarıdan geliyormuş kim bilir içinde ne vardır?“ “Sadece Domates mi her şey”.
Radyasyon sohbeti bile bozuyor olmalı.