Hırçın ve Uzlaşmacı

Hırçın uzlaşmacı hiç olmayan tartışmacı alaycı alabildiğince. Sonra vazgeçti.

Başka bir insan olduğunu denizin kıyısında akşam güneşi anlamadı.

Öyle kaldılar değiştiğini anlamadılar. Battılar anlamadan yüzlerce kez.

Ne batmak istediğine ne de battığına laf söylemez olmuştu güneşin. Güneşinde daha öncesinde olmadığı gibi şimdi de pek taktığı bir şey olmadığından değiştiğini anlamadı.

anilar hayat

Deniz bir şeyler çakar gibi olmuştu eskiden olan tuzuna alabildiğince edilen onca laf nerede alıştı ondan bildi o da.

Arasına kumun esintiyle gelen taneleri. Bir göz kırpması bir el dolaşması yüzünde.

Kelimeleri bile tamamlamıyor cümleler eskisinden de yarım kısa.

Hep dudağında damağında eski sevdiği alıştığı tatlardan çok uzak oluşmadığı sevmediği yüzünü ekşittiği paslı zevk vermeyen boş ver bir bardak suyla yut gitsin hayatı. Arada bir eskiye eski hırçınlığına özlediği.

Güneş onu çok takmıyordu yine bütün güzelliğiyle denizin koynuna. Hiç yakışmazdı yanına hırçınlık.

Bazı gitme dönmezsin demek istese de gidenin dönmeyeceğini bilse de hep hırçın hatırlanacak son gidişe bu da benzemesin bir gülümseme sen de git kimler gitmedi ki hüznü.

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

code