Zaman Her Şeyin İlacı mı?

zaman-herseyin-ilacı

Zaman her şeyin ilacı. Bir yerlere bıraktığınız, artık bir anı toplamı olan bir şeyleri… Birilerini, birini… Bir garabeti, bir sevgi yumağını… Adını tanımlayamadığınız, koyamadığınız o bağı…

Bir yerlerde elinizden kayan, düşen, tutamadığınız her neyse; değerlerini tarifinize bile almadığınız, yaşamınıza dokunmuş, orada kalmamış, bir yerlerde kendine yer edinmiş şeyleri… Bir kuantum tuzağında, üstelik vardı, yoktu, var mıydı, yok muydu, o muydu, bu muydu, burada mıydı, şurada mıydı? gibi binlerce soruyla kafanızda dönüp duran…

Acaba “Bu mu? Yoksa şu mu?” diye, bir yerlerde kurulmuş bir saat misali… Her önünüze gelen, hatırlamanıza engel olmasın diye oraya yerleştirilmiş gibi duran… Pek sağlıklı olmasa da kafanızda bir girdap halini alan, “Bu da vardı.” tanımıyla orada öylece kalsın korkusunu yerleştiren bir akıl almazlık.

Dediğiniz gibi: Akıl almaz dediğiniz, aklınızda bir yerlere sığmışlıklara boyun eğmişliğinizle zamanı yudumlayıp, ilaç niyetine…

Kuantum bırakmaları. Ya varsa, ya da artık yoksa? Olmadıysa, olamadıysa? Seni bir köşede bekliyorsa, ya da beklemiyorsa? Artık vazgeçtiyse, ya da vazgeçmediyse? Senin gibi.

Nasıl bir soru işaretleri dolu zamanda, var olmak… Orada, o şekilde kalmak, kalmaya çalışmak… Oyunu kurulduğu gibi bozmamak adına, yıpranarak, çürüyerek, kırılarak, parçalanarak sürdürmek… Yola revan olmak. Uzak zamanlara karışmaya çalışmak. Zamanlar biriktirmek. “İlaçtır.” diyerek istiflemek. Doğru ya da yanlış.

Artık bir anı toplamı olan şeyin, orada yerini aldığına dair kararınızda haklılığınızı zamana bırakıp, kendi kendinizi ikna etme gayreti. Açın ellerinizi, bir avuç deniz hak edilen…

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir