Hava soğuk karardı. Kar ara sıra küçük küçük kendini gösteriyor yağmur damlaları arasında. Bu gece bize uğra. Ellerin donduğunda, burnun kızardığında. O saatte evde olup seni bekliyor olacağım.
Biliyorum sen sokak sokak eski alırım dercesine köşelerde ki anılarını toplayacaksın sepetine. Unuttuklarını bulup, unutulmuşluklarını olması gereken yerlere kovalayacaksın dudağında ki o serseri eski ıslığınla. Penceresinin önünde çayını koymuş, senin geçmeni bekleyen biri var mı yakalanması gereken onu arayacaksın. Yok gözler artık eskisi gibi değil diyeceksin.
Kar mı? Umurunda değil soğuğu biliyorum. Senin burnunu kızartacak olsa da soğuk umurunda olmayacak. Bir çaya bekliyorum dedim ya. Ne topladığını görmek istiyorum yürekten. Hangi hatıraların ip uçlarını bulabildin? Hangi gözyaşlarının ıslağını omuzlarında tekrar hissedebildiğini? Kırık anıların hangi parçalarını bulup yerine koyabildin? Yüzünü görmek isterdim dönüşünde. Artık bu ilk karda dışarıda dolaştığında daha çok acı topluyorsun gibi geliyor bana. Daha yorulmuş, daha bir sessiz oluyorsun.Ve artık bazı anılar ne kadar güzel olurlarsa olsunlar sana acı veriyorlar. Bir dolusunu da bulamıyorsun artık.
Yine de dönüşte uğra. Şekerin yüksekse şekersiz bir ıhlamur ikram edebilirim çay yerine. Kalbin teklerse bir dil altı veririm biraz soluklanırsın. Burnun kızarmış nefes nefese uğrarsın beş dakika da olsa. Işığı söndürmüş, camın arkasından karın yağışını seyrederek seni bekliyor olacağım. Kapıyı yavaşca tıkla her zaman olduğu gibi.