Hayat Bir Filmdir

Hayat Bir Filmdir

Hayat bir filmdir. Yüzyıllar önce böyle denemezdi elbet, bugün söylendiği gibi. İskender’in “O neymiş öyle? Bana ne demek istedin?” sorusuna ancak bu zamanda, “Bak, sizin hakkınızda bu kadar film yapıldı.” diyerek savunma yapmak ve böylece kelleyi kurtarmak mümkün olabilirdi. Ama konu o değil.

Başrolünü oynadığınız şu anda vizyonda olan, vizyona girecek ya da hâlâ çekiliyor olan bir film… Çekilmiş sahnelerini, bölümlerini tekrar çeksek: “Ben çirkin çıkmışım, burnum hiç güzel gözükmüyor. Gözükmemiş. Ay, bu ne böyle? Nasıl o ışıktan çekmişler? Herhalde acayip çirkin olmuş… Silelim. Ay, unutun gitsin. Unutalım. Ben bile unuttum, bak!” dediğiniz o anlar…

Kurtuluşunun bir işe yaramadığı durum, aynen öyle. “Sevmedim bunu, vizyona koymayalım.”

Bütün roller, yan roller, orada oynayan oyuncular, geçmiş günler… Hepsi… Benim seçtiğim olmayanlar, ama ben seçmesem bile rollerini iyi oynamış olanlar. Şimdi olmasalar bile yanımda taşıdıklarım, yanımda olanlar… Az kalsalar da, artık eski durumlarını koruyamasalar da, benim olanlar, bende kalanlar…

Onları bir tarafa bırakıp, diğer bütün figüranlar dâhil, hepsini çıkartıp, bu filmi en başından yeni baştan çekmek istediğiniz an…

İşte tam o an, bir fırtına kopar. Alzheimer, demans… Adına ne denirse densin… İşte, ondan.

Peki ya şimdi?

Ne filmdi! Nasıl bilirdiniz?

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir