Takvim Yaprakları

Takvim yapraklarını koparıp duruyorum, sapıtmadım her gün bir yaprak. Kopardığınız yapraklar çoğalınca arkasında yazanlar gibi hayat ve hatıralarda tekrarlıyor gibi geliyor. Her gün bir yaprak yeter mi? Bazı zamanlar yetmiyor. Aynı yaprağa sığınmış, saklanmış bir dolu zaman çentiği bir arada. Bazılarının arasına yıllar girmiş, bazıları aynı gün aynı yıl. Sadece perşembesi pazara denk geliyor o kadar.

Takvim Yaprakları‏

Yıllar önce yırtılmış bir yaprak bu gün o yaprağın yırtılışı da geliyor yaprağın içine kaçıveriyor.

Yok oluşlar, gidişler, bir daha olmayışlar hayatın içinde. Adı konmamış ayrılıklar, adı konmuş başına taş bile dikilmiş tabuta konmuş ilişkiler. Şimdi yoklar Yok oluşlarında eski takvim yaprakları üstüne konuşulanlar.

Ne günlerdi arkadaş?

Artık bitmiş olmanın konuşması yıllar öncesinde bir takvim yaprağında yırtılmamış olsa bile sararmış beyinde deşilmeden karıştırılmadan durunca.

“Eski sen değilsin..” böyle başlardı, bitirilmek istendiğinde adettendi. “İlişkilerinde bir değişiklik. Bağırıp gürleyen sen alçak sesle konuşuyorsun. Dışarıda arkadaşlarınla öylesin. Alçak sesle konuşuyorsun, dokunuyorsun sıkıca ama sert olmayan bir ağırlıkta. Sessizce birkaç kişi kalabalık oluyorsunuz sessizce ayrılıyorsunuz. Ne oluyor? Sevgililerinizin çay bardaklarına konan çiçekleri sonrasın da belki yemeklik yağ tenekelerine dikilmiş olması bir destan zevkinde anlatılışları. Arkadaşların annelerinin demli kokulu çayları. Sessiz işe okula gidiş gelişler, her sese bir ilgi.

Ve gelmeyişlerinden birinde, köşede ağacın dibinde sigarasından her nefes çekişinde beliren bir yağmurlu adamla o gelsin, ben gelmesin dualarıyla bekleyiş, gelmeyişin .”

Sonrasında sıkış tekiş toplanmış bavul. Gidiş. Şehire bile hoşcakal demeden.

Takvim yapraklarında yoktu, geçmite bir takvim yaprağına takılmıştı.

Bir şarkı takvim yapraklarından Those were the Days.

 

Mary Hopkin – Those Were The Days

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

code