Kusura Bakmayın!

Hemen olay olduğu zaman yorum yaptığımda size de öyle oluyordur belki çok sağlıklı olmuyor yorumlarım. Aradan bir süre geçince olgunlaşınca olaylar olayların karşısında yorumlarım sağlık buluyor gibi geliyor. Epeydir yazmak istediğim iki nokta var. Siyasi polemikler yapılıyor bunlar için ama ben ne siyasi ne de o benzeri bir yazı yazmak bu konularda ki fikirlerimi ortaya koymak niyetinde değilim. Bu baştan biline.

Birincisi çocuk ölümleri bu noktaların ikincisi kadın ölümleri. İkisi sanki birbirinin içinden çıkan bir olay tavuk yumurta olayı gibi de olduğundan bu yazının derininde ikisinin de olduğunu anlatmaya çalışacağım. Çocuk olabilmek bizim coğrafyamızda zordur. Yüklüdür yaşam içinde çocuğun sırtı hep. Hep bir işin bir ucundan tutacak diye doğar, bir değer edecek, bir bedeli olacak kız ise, satılacak bir bedelle en çok kim verirse, doğurursa yani makine çalışırsa yeni çalışacak verimli yavruları yaparsa yaşayacak adam sayılacak yoksa vay haline bir sürü elemanı gibi hesaplanacak, sonra etine bedel konup kesilip biçilecek ve bir hikayesi olacak kadınlar arası anlatılanı başka susulacak görmezden gelinecek olur böyle şeyler denilip kapatılmak için elbirliği edilecek. Hikaye bitecek. Bir süre sonra bir türkü yakılmazsa ardından çoğu kez yakılmaz unutulacak. Yakılacak türküsü bile olmayacak, öykü erkek egemen bir şekle dönecek, türkünün hikayesini başkalaşmış bir şekilde dinleyeceksiniz sonunda. Böyle olmadığını hemen anlatacak bir dolu karşı çıkışın olduğunu hissedebiliyorum. Bu bizim yaramız diyelim.

Benim kişisel fikrim yanlıştır kabul ederim. Çocuk olmak, çocukça yaşamak sadece çocuk olarak yaşamak. Benim coğrafyamda olmayacak bir şey. Çocuk bahçeleri yapılırken bile bir bakın çocukların tek başına ulaşılabilecek bir akılda mı yapılıyor? Çocukların nerelere gidebileceği düşünülüyor mu? Çocukların yanında ki onlarla ilişki kuran konuşanlar dikkatimizi çekiyor mu? Bir ortamda çocuklara gözümüz ilişiyor mu? İçimizden bile olsa soru sora biliyor muyuz? Burada bu çocuğun ne işi var? Bu çocuktan çıkar sağlayan var mı? Çocuklarla ilgili suç işleyenlere ne yapıyoruz? Devlet olarak millet olarak insan olarak? Başka bir soru biz hangi yirmi üstü insanın öldüğü bir olayın faillerini yakaladık, onların üremelerine engel olduk, Onları toplumun dışında bıraktık?

Bir kuzey ülkesinde yapılan bir katliamın düşünülmediği için cezasının bile olmayışı nasıl bir çıkarımdır? Biz çoğu zaman potansiyel suç işleyen olarak görülen vatandaşlar, kadın ve çocuklara yapılanlar için çok affedici olmayı nasıl beceriyoruz? Çocuğunu dövene eline sağlık demeyi, karısını, kızını, anasını, bacısını döven kişiye eline sağlık diyebilmeyi, oh olsun alkışı yapabilmeyi hangi öğretimiz bize öğretiyor? Nasıl bir öğreti zincirini nesillerimizden taşıyıp geliyoruz? Bir kuyu üstü açık, sanki etrafta çocuk yokmuş gibi. Bir tekme tokat dayak atma meydanda sanki hiç olmuyormuş, kalabalıkta kimseler yokmuş gibi.

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir