Yoğun bakım ünitesinin kapısı, içeriden sessizliği bozan kapı dışındakileri umut trenine asılmış tutan makine sesleri geliyor. Nefes makinesi, kalp makinesi, ben buradayım gitmedim daha sayışları. Yaşıyorum umut edin bir gün gelip yanıma veya ben sizin yanınıza nasılsın? Diyebilmemizi umut edin. Merak edelim ben belki siz kendiniz adına olmasa da sevdiğiniz […]
Yaşam
Akşam olup da güneş kaçarken denize, olmadı dağların arkasına, oradan nereye. Ankara‘da apartmanların tepesini aydınlatıp en son “hadi bana eyvallah “ der kaybolup gider. Öyle belirsiz. Güneşin gidişinin bile “hadi eyvallah”ı vardır. Gidişlerin raconu vardır. Öyle silkinip üstünü başını çırpıp, gelişin gibi pattadanak gidemezsin. Anlatırlar yolculayanlar nasıl gidilir? Öyle hoşça […]
Geldi. Gelişi gürültülüydü. Lafın ortasına öyle gelir gelmez girdi. – “Dün gece dişim ağrıdı. Uyku uyuyamadım”. Bundan sonra yapacağı bir şeyler var şimdiden bir özür dileme bile olabilir. Sandalyeyi çekti, ters oturdu, arkasına bakar oturdu. Kollarını da üstünde doladı. – “Uyuyamadım. Üstelik uykumu ağrı ile beraber dişçi korkusu da aldı […]
Benim şuyum var, benim buyum var dediğiniz şeyin ne kadar sizin olduğunu biliyor musunuz? Geceleriniz hep sizin mi? Anahtarını elinize alıp sallayabiliyor musunuz? Verebiliyor musunuz arkadaşınıza bu sefer sen kullan ben alkollüyüm ilerde çevirme var diye? Ya da üfle bakalım sen alkollüsün sana bir taksi çağıralım bu geceyi sen kullanamazsın […]
Sen yağmuru al koltuğunun altına gel. Saçlarını savurabilmek için biraz rüzgar, buralarda yok biliyorsun gözlerine kırçıl yapsın biraz deniz. Yaprakların ağacı terk ettiği bir hoşcakal rüzgarı ile bir ıslığın çalamadığı ahenkli dokunmuş melodilere bin gel. Bana kurşun yaralarını göster, binlercesi iyileşmiş izi kalmışlarla irinleşmiş olanları yalnızca. Bir Paris hatırasına takılmış […]