Bitkindi, kapıdan girdiğinde her şeyi bitmiş, kolu bacağı kımıldamaz haldeydi. Çöktü koltuğa. Hayır belini koydu, uzandı alabildiğine, gözlerini kapattı. Uyumak için değil, kapatmak için kapattı. Görmek istemediği şeyleri görmüş olmanın yorgunluğu bitsin diye, erken unutmak için görünenin kazıdığı yerin zamanı az olsun. – “Kar beyaz, belli bir süre geçince yine […]
Yaşam
Sabahın o ışıksız renksiz puslu yüzüne bir de onun suratı eklendi mi tam oluyordu. Gidip yüzünü yıkamış olsa da uyanmayı biraz geçe bırakmış bir surat. Gözler açık ama uyanılmamış hani banka açılır girersiniz içeri bankolarda çalışanlar daha maillerini bile okumamış kargalar gibi düğmeye basıp çağırmıyorlar bekleme hali. Sesi kart, akordu […]
– “Gökyüzüne bakıyorum, kara bugün. Kuşlar alçaktan uçuyor hızlı, yağmur var birazdan. Avanak mıyım? Çocukluktan kalma havaya bak avanak. Niye bakıyorum havaya eski alışkanlık. Yağmur yağar ben varsam dışarıda biraz daha çok, biraz daha sıkıcı yağar. Beni bunaltacak aklı sıra, hava dalgasını geçecek adam bulamaz bir beni”. Bir sitemden daha […]
Yaşarken, giderken öyle hani bir yerleri geniş alıp kıvırdığımız sıralarda dokunup çizdirdiklerimiz vardır. Durur, can sıkıntısı var gibi iner bakar tozunu alır, kabul ederiz çiziği, canımızı sıkar ama öylesine ne iz kalır, ne hatırlarız öylesine yaşanmışlıkların arasına karışır. Vardır düşünsek aklımıza bile gelmez. Birde yaralar vardır, bıçak yarası gibi kapatmak […]
Ve ayakların sancılı az gidişin tutamadığın uçan sevgileri karıştırıp masaya bir avuç leblebi yanında bütün eskilikler antikalar sıralanmış takılıyoruz öylesine işte. Anlıyor olmalısın dileklerim güzeldi her şeye rağmensiz güzeldi hem de. Bu tarafta mısın bilmiyorum. Öteki tarafta otobüs durağında beş dakika da gelen otobüsün saatlik gecikmişliğinde ki kalabalığa benzer çokluk […]