Büyük olunca fark edilmek. Büyük okyanusları göllere çevirmek. Markacıların, kusura bakmayın başka adları olabilir ama ben bilmiyorum, yarı İngilizce yarı ekonomistçe yarı Türkçe konuşup benim söylediklerinden bir şey çıkaramadığım kişiler kullanıyorlar bu cümleleri.
Bir şeyler büyük hedefler konuşuyor olabilirler. Okyanusta büyük olan Balina mı? Kaşalot? Evet büyükler ama – bu ama kullanmalarını hep şimdi sen görürsün gibi algılıyorum kusura bakmayın- Planktonların onların bile üzerindeki egemenliğine ne demeli? Okyanusta bile küçük kalabalık olmak mı? Kuşlar ve balıklar, kurtlar, antiloplar, bizonlar sürü halinde dolaşırlar. Hareketleri nasıl bilinmez özellikle kuşlar ve balıklar demokratik bir oylama sonucu kararlarla hem de anında bir haberleşme sonucu ortaya çıkan şekilde yönlenir. Kim söylemişti şimdi hatırlamıyorum “ İyimserlik bulaşıcıdır” söylendiğinde kulağa gelen öyle olması istenen ama doğa da bile kabul görmeyen doğada kabul görmeyen bir şeyin doğanın en karmaşık ama en korkak kötümser makinesi olan insan beynince kabul görmesi uygulanması neredeyse imkansız. Kuşlara yem attığınızda bu herif bize yem atıyor gelin arkadaşlar gibi bir iyimserlik mi? Bu adam bize bir şey yapacak kaçın dallara kötümserliğimi doğada bulaşıcı?
Decartes ”cogito ergo sum “ “Düşünüyorum, öyleyse varım” dediğinde iyimserdi. Sonra engizisyonun gerçeklerini anlayıp düşündüğünü saklayarak Kraliçe Christina’ nın himayesine sığınıp İsveç’te soğuk algınlığından ölmüştü. Yazdığı kitaplar el yazmaları yatağının altından çıktı. On dört yıl sonra yayınlandı. O zaman var olduğu anlaşıldı. Külleri Fransa ya getirildiğinde bilim adamı matematikçi Jakobi canlısından daha ziyade küllerini tercih ettiğini söylemişti. Bulaşan kötümserlik olmalıydı.
Gribin aldığı can kadar savaşlarda ölen yok. Küçüklerin kalabalıkları büyükleri yok edebiliyor. Balinaların nesli yok olmak üzere, fillerde öyle deniz yosunları her yeri sardı.