Büyük büyük laflar eder insanoğlu. Boyuna boşuna bakmaz büyük laf eder. Büyük çok laflardır edilir havası vardır.
“Yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım”. ”Hiç pişman olacak bir şey yapmadım”. Benzeri love Story bile ” Love means never having to say: You’ re sorry.” Diye biter. Aşk hiçbir zaman pişmanım dememektir.
Oysa hayat bir pişmanlıklar koleksiyonu sahibi olmaktır. Bir koleksiyon hem de değerli bir koleksiyonunuz olur.
Ya da.
Tam üçgenin tepesine en tepesine milyarda yedi milyarda bire oturmuş, dikilmiş.
Bu lafı etmek bu lafları etmek perişan edilmiş hayatların neredeyse ortasını geçmiş bırakın neredeyse sonuna gelinmiş zamanların teselli lafı etmesidir.
Altına bez bağlamışlar bir köpeğe bilemediniz yaşlılar yurduna baş köşeye. Orada edersiniz o lafı.
Doğrudur. Pişman hiç olmamışsınızdır, olmamıştır.
Başka yolunun olmayışına inanmakta, yaşamakta öyledir herhalde.
Hiç pişman olmadım. Olmamışlık diğerinin ne olduğunu bile bilmemek fark etmemekten geçer.
İnsan binlerce seçiminde hepsinde hem de hep doğruyu bulabilir mi?
Kurulu zarlarda hile yaparak bile hayatın size sunabileceği bir şey değil.
Böyle söyledim ya.
O bile pişman olunacak bir tercih olabilir. Şansın yaver gittiği bir şeylerin çoğunun doğru tutturulabildiği kararların hep iyi denk geldiği çoğunun olduğu zamanlar hayatlar vardır. Onların bile içinde keşkelerin şöyle olsaydı ların var olduğuna inanırım.
Bakmayın sıkı tertemiz biriktirilmiş pişmanlıklar koleksiyonum başımın köşesinde.
Hep mi pişmanlık. Değil çoğu değil yine de az sayılmaz.
Onca onlarca yüzlerce binlerce çoğu küçük olsun yine de hata hatadır pişman olmamak?
Onca sınavdan yüz almak varken alamamış olmak çıkışta tüh be. Bu bile yeter onca pişmanlık koleksiyonuna.