Kırmış kırılmış orta yerinden bir daha birleşmez paramparça ilişkilerden biri daha.
Özlemek istiyordu. Olmadı. Ayrılıkların sonunda hani bitişte gelir biter ayrılık ya öyle olsun yüreğindeki boş yerine koymak iste o kadar sıkı sarıl istiyor yüreğinde boş yeri artık yok özlemek o boş yerin olması o yer yok.
Öyle boşluklar dolmalı dolan bir yerde yok.
Kalabalıklar genleşir ya. Meydanlar yüz kişi de alır bin kişi de öyle bir genleşme belediye otobüsü gibi doldu dedikten sonra bir otobüslük daha insan biner ya öyle. Bu doldu boş yer yok.
Hayatı anlatırdı. Dinlerdin sonra anlattığının hayat olmadığı senin olan bir şeylerin olmadığı. Gitti. Çok özlerim zannettin.
Özledin. Özlemedin. Özlemedin. Özlemeyi hatırlayamadın unuttun özlemeyi. Bir yerlerde kaldı özlemen bir yerde aratmadın bile eksikliğini unuttun eksik olduğunu fark etmez oldun boşluğunu yok oldu. Boş yeri yeri hiç olmazmuşcasına. Kırmış kırılmış paramparça öylece kaldı bir yerlerde kaldı işte.