“Kimsiniz adınızı bile bilmiyorum?”
“Adın ne önemi var? Beni ne diye hatırlıyorsanız o, bu sabah size günaydın diyen”.
“Yarın dün sabah mı olacak?”
“Belki de”
Belki de öyle oldu.
Bu sabah ne yapacaktı? Her sabah ne yapıyorsa onu, her akşam nasıl yattıysa neyle sabah neyle kalktıysa . Bu sabah bir şeyler eksik. Özlemeyi unutmuş olmalı koş al gel. Özlemeyi unutmuş olmalı bırak kalsın dönene kadar. Dönersen eğer.
Öyle üstün körü anlatılıp geçer sanıyor. O üstün körü anlatıyor. Bulacaksın içinde ne var? Altında ne yatıyor. Kelimeler içinde kaç harf varsa o kadar değil. Çok kısa bazı zamanlar bazı zamanlar cümleyi geçiyor bir öykü bir roman gel “Boş ver” in içinde ne var bak?
“Adınızı bile bilmiyorum.”
Şarkı çaldığında gelen o değil. Gözleri turuncu. Saçları leylak moru. İçinde ne vardı?
Geç şöyle soyun aç kalbini geliyorum. Tamam şimdi bir şarkı söyle, biraz daha hüzünlü, bir daha. Gözlerinde bulutlar daha önceden var mıydı? Gülümse biraz, daha kuvvetli, kahkaha.
“Adınızı bile bilmiyorum”