Göremediğimiz Bir Dolu Şey

Bilim dünyasına öyle kafayı çok sokmadan, karıştırmadan belki biraz uzaklaşıp öyle baktığınızda bir dolu olayın başka niyetlerle çıkılmış yollarda, başka bir şeyler aranırken el yordamıyla dolaşılırken bulunduğunu çoğunun daha önce kullanıldığını ama şerefin birine kaldığını görürsünüz.

fizik

Samos’lu Aristarkhos, Apollonius, Hipparkhos’un felsefelerinde her ne kadar bilimsel düşünsel temel olarak ele alındığında bir tutarlılık olsa da aslında büyüden, tanrılarından, öykülerden, yakıştırmalardan, kavramlardan oluştuğunu görürüz. Bundan en azından Kozmos kavramında baktığınızda Ptolemaios, Copernicus, Kepler hatta Newton’ın bile bundan kurtulmuş olduklarını göremeyiz. Hatta belki Newton dışındakilerin ortamı bu kadar ışıtan, ısıtan Güneşi bir tanrısal güç olarak bir yerlere koymak adına yaptıkları çalışmalar sırasında düşüncelerine ulaştıkları ortadadır. Hiç biri evrenin bu kadar büyük olduğunu ve sonsuzluğu kavramış değildir.

O zamanlarda olmayan bugün kabul görmüş bir dolu kavram da gelecekte olmayacak bildiğimiz bu gün işte tam da bu dediğimiz bir dolu yanlışın üzerinde bir dünya kurduğumuz ortaya çıktığında o zamanın insanlarına bakıp ya bunu da nasıl görmemişler denen biz olacağımızı unutmayalım.

Parçalanmaz atomun ne halde olduğu, bu gün göremediğimiz bir dolu şeyin ortalıklarda dolaştığı halde bizim gözümüzden kaçtığını, gelecekten gelmiş bir dolu şeyle birlikte yaşadığımızı nasıl farketmediğimizle inceden bizim geçmişe yaptığımızı bize yapılacağını da bilmeliyiz.

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

code