Bizim dünyamızın olmazları… Yaşıyoruz. Hem de çok güzel.
Aslında sınırlarımız, özellikle yaşam sınırımız evrenin o kadar dar bir alanında ki inanılmaz.
Olasılıklarımızı bir ölçmeğe kalkarsak, bir hesaplama zincirine vurursak bizim yaşama şansımızın o kadar dar bir alanda yer aldığını buluruz ki şaşarsınız.
Güneşin dünyaya gönderdiği ışınlardan başlayalım. Helyum döteryum oluşması için ısı sınırı o kadar dar ki biraz fazla olsa, biraz az olsa güneş ışını olmayacak, tabi dünyada yaşam da.
Dinazorlar niye yok oldu..?
Karalarda yaşayan en büyük hayvan fil, nasıl tüketiyor. Yiyecek bulmak için nasıl bir çaba içerisinde şu anda?
Günün on sekiz saatin de yemek zorunda. Fili iki misline çıkartın. Gerekli zaman otuz altı saat, peki gün kaç saat?
Olmazların sınırı böyle başlıyor.
Bir başka soru daha.
Kaç derece ısı aralığında yaşıyoruz?
Tek hücreli canlıları biraz dışarıda tutarsak sınırımız biraz daha az.
Eksi yetmiş, artı 100 C. Çok zorlama ile.
Evrenin büyük, çok büyük bir bölümünün sıcaklığı bunun dışında.
Ama sıfır Kelvin yada – 273 C size neyi hatırlatıyor. Tüm evrende bu sıcaklığa düştüğünüzde her şeyin ama her şeyin atom altı parçacıkların bile yapısı değişiyor.
Biraz düşünün bunları.
Bunların kıymetini bilerek bu hayatı daha güzel yaşayın.