Dil üzerine konuşulacak o kadar lafımız vardır. Hele yazı yazınca –de – da lar ayırdın ayırmadın, o kelime şöyle bu kelime böyle. Kekeme gibi konuşan ben bile konuştuğum gibi yazdığım için çok fazla eleştiri aldığım için bilirim. Google işe karışıp yazdığımı hem bozup hem de düzelttim diye övündüğünden kelime hataları bol yazılarımdan epeyce var.
Bir de sağdan sola yazsaydım.
Dil denilince aklıma hep dünyanın tanıdığı şahsına münhasr bir zat aklıma gelir. Bu uydurukçu zat-ı muhterem’in nam-ı Shakespeare.
İngilizce İngilizce olduysa onun sayesinde olmuştur. Şimdilerde kullanılan çok sayıda binleri bulur kelimeyi, deyimi o uydurmuştur. Dille ilgili bir buluş olamayacağından uydurmuş diyorum. Bedroom- yatak odası, birthplace- doğum yeri benzeri kelimeyi control-kontrol gibi bir çok dile girmiş kelimeyi binlercesini o uydurmuştur.
Daha sonra Amerika’lılar Amerikanca desek daha doğru olan benim gibi yazıldığında bir çok eleştiri alacak dili konuşmaya ve yazmaya başlamışlardır.
Hello’nun nasıl Hi olduğu ortada. Bu arada kalp, kalb, kelb, kelp nasıl yazılır, ne demektir? Nasıl okunur?
Şekspirin kelimeleri shakespeare
academe:bilim
accessible:erişilebilir
accommodation:kalacak yer
addiction (eğilim manasında)
admirable:takdire şayan
aerial(havaya ait olan manasında)
airless:havasız,sakin,durgun
amazement:şaşkınlık,hayret
anchovy:hamsi
arch-villain:en kötü,kötünün önde geleni
to arouse :tahrik etmek,uyandırmak,canlandırmak
assassination:suikast
auspicious:talihli,elverişli
bachelorship:bekarlık,ergenlik
barber :berber,kuaför
barefaced :utanmaz,arsız,yüzsüz
baseless :asılsız,temelsiz,dayanaksız
batty (yarasa gibi manasında)
beachy (sahili andıran,kumlu yer manasında)
to bedabble :bulaştırmak
to bedazzle:göz kamaştırmak,büyülemek
bedroom:yatak odası
to belly:şişmek (göbek,karın)
belongings :kişisel,özel eşyalar
to besmirch:alnına leke sürmek,karalamak
to bet:iddiaya girmek
bethump:vurmak,güm sesi çıkarmak
birthplace:doğum yeri
black-faced:Kara kura suratlı
to blanket :Örtmek (battaniye,örtü)
bloodstained:kana bulanmış,kan damlamış
bloodsucking :kan emen,kan emici
blusterer:kabadayı
bodikins (küçük bedenler)
bold-faced :küstah,utanmaz
braggartism:kendini beğenmişlik
brisky:enerjik
broomstaff (süpürge sapı manasında)
budge:Kıpırdamak,hareket etmek,oynamak
bump :çarpışmak,vurmak,toslamak
buzzer:muhbir
to cake :katılaşmak (pasta)
candle holder :mumluk,şamdan
canopy :kaplamak (gölgelik,gökkubbe)
cater (yiyecek sağlamak/getirmek manasında)
castigate :şiddetle azarlamak,cezalandırmak
catlike:kedi gibi,kedi soyundan gelen hayvan
to champion :savunmak (şampiyon)
characterless:ahlaksız,karaktersiz
cheap (adi/bayağı manasında) günümüzde genellikle ”ucuz” anlamıyla kullanılmaktadır.
chimney-top :baca
chopped :kıyılmış,doğranmış
churchlike :Hristiyan alemine,kiliseye ait (biri ya da birşey)
circumstantial :tesadüfi
clutch:tutmak,kavramak,yakalamak
cold-blooded :vicdansız,soğuk kanlı,duygusuz
coldhearted :acımasız,katı yürekli
colourful:renkli,rengarenk
compact :yoğun , sıkılaştırılmak,yoğunlaştırmak
to comply :-e uymak,razı olmak, boyun eğmek
to compromise:uzlaşmak
consanguineous :akraba,soydaş
control :kontrol,kontrol etmek,denetlemek
coppernose:kırmızı burun (aynı zamanda bir tür akne)
countless:sayısız,çok
courtship:kur ,iltifat, kur yapmak
to cow : posta koymak,korkutmak
critical:kritik,ciddi
cruelhearted :zalim,merhametsiz,acımasız
to cudgel :dövmek (sopa)
dalmatian :dalmaçyalı, dalmaçyalılara ait
dapple:benekli , alaca kır
dauntless:cesur,korkusuz,yılmaz
dawn:şafak,şafak vakti,tan
day’s work :günlük işler anlamında
deaths-head :kuru kafa(ölüm simgesi)
defeat :mağlup etmek,yenmek
to denote :göstermek,belirtmek
depositary:emanetçi
dewdrop:çiğ damlası,çiğ tanesi
dexterously:becerikli bir şekilde,eli çabuk
disgraceful:utandırıcı,utanç verici
to dishearten:cesaretini kırmak,hevesini kırmak
to dislocate :yerinden çıkarmak,kaydırmak,oynatmak
distasteful:tatsız,antipatik,iğrenç
distrustful:güvensiz,kuşkulu
dog-weary :aşırı derecede yorulmuş, çok bıkmış anlamında.
doit:mangır,metelik,kuruş
domineering:zorbalık eden,otoriter
downstairs:alt kata,aşağıya,alt kat.
east indies :doğu Hindistan
to educate : eğitmek
to elbow :dirsekle vurmak (dirsek)
embrace :kucaklamak,benimsemek
employer :iş veren
employment :iş,istihdam
enfranchisement :hak tanıma,azat,oy hakkı vermek
engagement:nişanlanmak,sorumluluk,yükümlülük
to enmesh :ağa düşürmek,tuzağa düşürmek
enrapt:kendinden geçmiş,mest olmuş
to enthrone:tahta geçirmek,taç giydirmek
epileptic:sara hastası olan kimse,saralı.
equivocal:iki anlama gelen,belirsiz
eventful : olaylı
excitement:heyecan,coşku
expedience :çıkar,çare,çıkar yol
expertness :uzmanlık
exposure açıkta bırakmak,maruz kalmak (poz )
eyeball :gözyuvası
eyedrop :gözyaşı
eyewink:göz kırpmak
fair-faced:adil yüzlü,nur yüzlü
fairyland :masallar ülkesi,periler ülkesi
fanged :dişli,azılı
fap :sarhoş
farmhouse:çiftlik evi
far-off :çok uzak
fashionable:modaya uygun
fashionmonger:modacı
fathomless:derin,dipsiz
fat-witted:aptal
featureless:niteliksiz,özelliği olmayan
fiendlike:şeytani
fitful:değişken,aralıklı,kesintili
fixture :armatür,demirbaş
fleshment:Hayvanların kesiminde etin yağdan ve diğer dokulardan arındırılma işlemi
flirt-gill:uçarı ve zevzekçe davranan kadın
flowery:çiçeklerle süslü,süslü
fly-bitten :sinek ya da benzeri bir hayvan tarafından ısırılmış
footfall:ayak sesi
foppish:züppece
foregone:önceden bilinen,kaçınılmaz
fortune-teller:falcı
foul mouthed : pis ağızlı,küfürbaz
franciscan:fransisken rahibi,fransisken mezhebine ait
freezing :dondurucu,çok soğuk
fretful:huysuz
frugal:tutumlu,idareli
full-grown:tamamen büyümüş,anaç,yetişkin
fullhearted:cesaret dolu,kendine güvenen.
futurity:ilerisi,istikbal,gelecek
gallantry:aşk,nezaket
garden house:bahçeli ev
generous:nazik,asil
gentlefolk:nazik millet,yüksek tabaka,kibarlar
glow:korlaşmak,parlamak,parıltı
to glutton:doymamak (aç gözlü kimse,doymayan)
to gnarl:iri budak,yamru yumru
go-between:aracı olmak (çöpçatan,arabulucu)
to gossip:dedikodu,gıybet yapmak
grass plot:çim arsa,çimenlik
gray-eyed:sıkıntılı
green-eyed:kıskanç,kem gözlü,haset (yeşil gözlü)
grief-shot:büyük üzüntüye boğulmak
grime:kir,bulaşık
to grovel:ayaklarına kapanmak,sürünmek
gust:fırtına,kuvvetli rüzgar
half-blooded:melez
to happy:mutlu etmek, mutlu olmak
heartsore:kederli,üzgün,acılı
hedge-pig:kirpi
hell-born:çok kötü kişi anlamında
to hinge:menteşe takmak
hint:ipucu,çıtlatma
hobnail:kabara,iri başlı çivi
homely:basit,sade,gösterişsiz
honey-tongued:tatlı sözlü kişi
hornbook:çocuk alfabesi
hostile:düşmanca,muhalif
hot-blooded:aceleci,öfkeli (cinsel açıdan: ateşli)
howl:ulumak,uluma
to humor :mizah,espri,mizaç
hunchbacked:kambur kimse
hurly:şamata,curcuna
to hurry:acele etmek
idle-headed:aptal
ill-tempered:kötü huylu,hırçın,aksi
ill-used:hırpalamak,hor kullanmak
impartial:yansız,tarafsız,objektif
to impede:engellemek,sekte vurmak
import:ithal etmek,içeri aktarmak
inaudible:duyulamaz,işitilemez
inauspicious:talihsiz,uğursuz,meymenetsiz
indirection:dolaylı söz,dolaylı yol
indistinguishable:ayırt edilemez,farksız
inducement:neden,kandırma,ikna
informal:gayri resmi,resmi olmayan
to inhearse :tabuta koymak
to inlay:dolgu,döşemek,kakma yapmak
to instate:bir yere yerleştirmek,işe sokmak
inventory:envanter,stok
investment:yatırım (kuşatma,abluka)
invitation:davet
invulnerable:sağlam,zarar görmez,ele geçirilemez
jaded:yavan,zevksiz,yorgun
juice:meyve suyu,özsu
keech:dondurulmuş,katı yağ
kitchen-wench:zampara
lackluster:fersiz,cansız
ladybird:uğur böceği
lament:yas tutmak,matem tutmak
land-rat:arazi sıçanı,faresi
to lapse:sona erme,zaman aşımına uğrama (hata)
laughable:gülünç
leaky:sızıntılı,delik
leapfrog:birdirbir (ebenin üzerinden atlamak)
lewdster:bayağı,aşağılık kişi
loggerhead:salak
lonely:yalnız
long-legged:uzun bacaklı
love letter:aşk mektubu
lustihood:şehvetlilik
lusty:şehvetli
madcap:ele avuca sığmaz,delifişek
madwoman:deli (kadın)
majestic:görkemli,heybetli
malignancy :habislik,kötü niyetlilik
manager:müdür,idareci,yönetici
marketable:alınıp satılabilir,pazarlanabilir
marriage bed:gerdek yatağı
militarist:asker
mimic:benzemek,taklidini yapmak
misgiving:korku,kuruntu
misquote:yanlış aktarmak,yanlış tekrarlamak
mockable:alay edilebilir
money’s worth : para karşılığı
monumental:anıtsal,devasa
moonbeam:ay ışını
mortifying:küçük düşürücü
motionless:hareketsiz,dingin
mountaineer(dağda yaşayan manasında) dağcı
to muddy:çamura bulamak,bulandırmak
neglect:ihmal,ihmal etmek,ilgisizlik
to negotiate :müzakere etmek,tartışmak,görüşmek
never-ending : ebedi,sonsuz,hiç bitmeyen
newsmonger:dedikoducu,ayaklı gazete
nimble-footed :çabuk ayaklı,hızlı
noiseless:sessiz
nook:kuytu yer,köşe
to numb:uyuşmak
obscene:korkunçi,insanı şok eden,edebe aykırı
ode:övgü,kaside,gazel
to offcap:şapka çıkararak selamlama
offenseful:suçlu,suçlu bulunan
offenseless:suçsuz
olympian:tanrısal,görkemli (olympos tanrısı)
to operate:çalışmak,işletmek,ameliyat etmek
oppugnancy:karşıtlık,zıtlık
outbreak:salgın,isyan (patlak verme)
to outdare:fazla cesaret
to outfrown:hiddetle bakmak,fazlasıyla asık surat
to out-herod :kendi işinde yenmek, Herod’dan daha zalim olmak (deyim)
to outscold:haddinden fazla azarlamak,çıkışmak
to outsell :yok satmak,daha çok kar etmek
to out-talk:susturmak,bastırmak,yerinde konuşmak
to out-villain:kötülükte kendini aşmak
to outweigh:-den ağır basmak
overblown:abartmalı,fazla açmış
overcredulous:aşırı saf,herşeye inanan
overgrowth:fazla gelişmiş,haddinden fazla büyük
to overpay:fazla ödemek
to overpower:aşırı güç
to overrate:gözünde büyütmek,abartmak
overview:tanıtma,kısaca gözden geçirmek
pageantry:resmi geçit,geçit alayı
to palate:damak,ağız tadı
pale-faced :yüzü soluk,solgun yüzlü
to pander:kötülüğe teşvik etmek
passado : geçmişte kalan
paternal:babacan,baba gibi
pebbled:çakıl taşı
pedant :bilgiçlik taslayan kimse,ukala
pendulous:asılı,sallanan,sarkan
to perplex:hayret ettirmek,kafasını karıştırmak,allak bullak etmek
to petition:istirham etmek,dilekçe ,arzuhal
pignut:amerikaya özgü küçük ceviz
pious:dindarlık,saygılı
please-man(herşeye evet diyen insan)
plumpy:kaypak
posture:duruş,vücut,hal
prayerbook:dua kitabı
priceless:ücretsiz
profitless:karsız,çıkarsız
promethean:orjinal,yaratıcı
protester :protestocu,itirazcı
published:yayınlanmış
to puke:kusmak (kusmuk)
puppy-dog:yavru köpek
pushping:itmek
on purpose:kasten,bilerek
quarrelsome:tartışılabilir,tartışmaya açık
in question:söz konusu,mevzubahis
radiance:parlaklık,nur,görkem,radyasyon
to rant:ağız kalabalığı,boş laf,atıp tutma