Yaşam

İşte Öyle Bir Sey

Hemen her kelime bir şeyler anlatıyor. İçinde saklı anlatıyorlar anlayana. Her kelime yaşamaya çıkıyor bir soluk. Kimbilir gül bahçesini, lapa lapa kar yağarken uzanıp yatmanın gül bahçesinde öğrenildiğini ancak ruhlara yumuşacık dokunmayı, nasıl çağrıldığını, lacivert bir kazağın sırf rengi beğenildi diye lacivert üstündeki desenleri, Cinnah’tan aşağı koşarak düşmeden inilebileceğini, sıkı […]

Aşkta Böyledir

Hadi bizim büyük patlama aşık oluyoruz, birkaç sinir impuls yanması o kadar. Atın, Zebranın tepinmesine de pek bir şey denemez, atın eşeğe hee demesi başka bir tür kablo yanığı biraz kısa devreli. Peygamber Devesine ne demeli biraz abes boşluğuna denk geldi. Dişinin önüne gidip ”Ye beni“ demesi. Orada direk elektrik […]

Uzay Gemisi Gibi Şehir

Ne yöne niyet başlanmış yolların sadece tesadüf bile değil bir anda pusulasının iki tıkırdaması titremesi hali nasıl başka yerde bitmişlikleri. Avutulmak istenen akşamlar, boşaltılmış sokaklar ve avutulmadığından uykuyla tanışılmadan bitmiş geceler. Liman kentlerinin bütün sokakları limanda biter günleri de. Dar güneşten sakınılmış ıslak tuğla yapılı kirli çocukları bile az . […]

Özle Beni

Bir uzanan el, daha önce hiç olmamış ”Bir duble gece içine bolca yalnızlık, biraz kırmızılık versin tesadüf, cüruluğunu alsın birkaç tutam unutkanlık adını sen koy ne bombası?”. Gecelere akşamı bitirirken böyle başlamak. “Bakıyorum zayıflamışsın”. Bakma o zaman. Çok uzun bir süreci olmalıydı. “Neden?”. Hayata öyle uzun bir hazırlık sürecinde mi […]

Görmek İçin Aramak

Yağmur yağıyordu, dinmeyecek gibi ıslanıyorlardı, dinmiyordu. Yağmıyor dercesine ağır, küçük bitmesin adımlarıyla uzatılmış bir yolu yürüyorlardı. Birbirinin hayatlarına dokunmuşlardı o zamana kadar. Girmeyi hiç hesaplamamışlardı. Islanıyorlardı, ortaklıkları gökyüzünden inen damlaların kendilerine düşen payına katlanmalarıydı o kadar. En çok istedikleri şeyi yapsalar, yapsa ıslanmanın dışında, elini tutsa hayatına girse, girince daha […]