Yaşam

Yürek Kuruduğunda

Çizgi romanların, özellikle Lucky Luke – Red Kit fasiküllerinin bir yerinde gökyüzünde dönen akbabalar, ardından kumların üstünde bir çizgi bırakarak sürünen ter içinde biri, güneş öyle acımasız yüzü olsa bir hain bakış. Susuzluk bir yağmurla biter her kes şapkasını havaya atar hemen bir şeyler çalınır dans eder oynarlar.   Yağmursuzluk […]

Şu Saatte Gel

Önce bir el çırpış bir sonradan öğrendim gel işareti, emekleme karışımı sürünüş ödülü gülümseme. Bir çağırış bir yol gösteriş bir el tutuşun sonrası. Yollarımı hep gösterdiler sıralar oldum, bir merdiven çıkış bir yol gösterme önünden gidenin peşinden kaybolma. Kaçışlara kaçışlarıma kapılar görevliler, hademeler, demirler yüksekçe gel dedikleri zaman gelme, git […]

Sabah Köfte mi Olur?

Durup bir köşede nereye gideceğime bakıyorum. Köfteci kokusu dönünce önüme çıkacak demek ki. Soğuk, sabah, içinde hiçbir şey olmayan ekmek araları canım sıkın kafam bozuk. Aramızda kalsın hiç doğru dürüst tamir görmedi epeydir. Al yüreğini çek git demişti içim. Ben içimden geldiği gibi yapmadım yüreği unuttum bir masa üstü kahve […]

Keşkelerin Şöyle Böyleleridir Onlar

Uzun bir filmin sonuna yaklaşmışken ne olacağı konusunda üç aşağı beş yukarı bir fikriniz oluşur. Yönetmen sizin istediğiniz sonu tahmin edip onu yapmamayı yönetmen olmanın göstergesi olarak değerlendirdiğinden, sizinde bunu bilerek yönetmen bunu yapmalı ama yapmaz öyleyse diye beklediğiniz tahmin edilir bir son. Hayat öyle bir otoban, bir patika değildir […]

Elma

Serin sabahlar buğulu camlar soğuklar kapıda ayağını çıkarıyor. Masanın üstünde meyve tabağı, elma bütün parlaklığıyla gel beni ye çağrısında parlak kırmızı bir göz kırpış, hadi ama telaşı. Dünyaya kovuluşun meyvası. Adem Peygamber’i kandıran yenmeyecek denen yasak olduğu söylenen hani Havva Anamız ve biraz da yılanın dahil arada cennetten hadi yallah […]