Onca yoksulluk varken‘in satırlarının arasına kaçıyorum. “Ta buralardan görüyordum bunu, oysa Ponthieu sokağında çok lüks mağazaların bulunduğu Champs – Elysée ye yakın bir yerdeyim. Madam Rosa ‘nın savaş öncesinden kalma saçları giderek daha sık dökülüyordu.” Paris sokakları nemli ıslak soluklar. Satırlar bir sığınak oluyor. Bir ölünün yanına uzanmanın huzuru gibi. […]
Post Tagged with: "kısa hikayeler"
Çağırıldığında gelmemesinden mi? Hayatın bir yerinde kancalayıp alır gider seni. Sen anlamadın mı bakışlarıyla hem de. İnce hesaplar muhteşem fikirler akıl tutulmaları hayır hayatın gerçekleri ona bile inanıp önce parçala yırt kahret sonra her şey çok güzel olacak beklentisi. Bir yere gelip oradan geriye bakıp iyi oldu bee demek, ben […]
Son durak bütün kapılar açık hangi birinden inersen. Bütün son duraklar kapıların sonuna kadar açıldığı, seç beğen al değil. Yemyeşil ormanın ortası Doğu Karadeniz yolu bildiğin bütün yeşiller yapraklar daha gitmemiş niyetleri bile yok mevsim çoktan leylekler işi uzatmadan erken ama çoktan bütün yuvalar hazır ağustos böcekleri Eylül Ekim demiş. […]
Üstü çizilmemiş, altıda çizilmemiş öylesine yaşanmış binlerce gün içinden bir gramafon iğnesine dokunmuş sesler. Kısık sesle konuşur kısık sesle anlatırdı biraz da metal. Sevgisini daha kısık sesle söylerdi. Sesi kısıldı, kısıldı duyulmaz oldu. Sesinin kısıldığından mı? Yokluğundan mı kısıklığı kimse sormadı. Hatırlamadı bile tam da bağıracak iken bir nasip eksikliği. […]
Adam sesiyle dokundu: ”Uyuyor musun?”. Cevap hem sertti hem de ayağını denk al tonunda gecenin içine “Uyumadım”. Cevabı duyunca adam konuşmadı. Derin bir iç çekti o kadar. Karanlığın hafif aydınlığına tavana dikti gözlerini sustu. Uyku nerede? Kadın hıncını almamıştı. Adam üstelese parçalar mıydı bilmiyordu. Sinir içinde yaksa bir sigara gözleri […]