Biraz eğri büğrü. Biraz değil belki daha çoğu. Üzerinde yaşadığımız yerlerin yaşamanın gereği böyle olmalı. Olumsuz şeylerin aktarılması iletilmesi olumsuz şeylerin aktarılması iletilmesi dillendirilmesi hoş değil hoşa gitmiyor. Gitmeyince bir suskunluk hasıl oluyor sessizlik kaplıyor ortamı. Sırf bu yüzden kalemle ara açılıyor. Bir süredir açık. Neyi neden böyle yaşamak zorundayız? […]
Tamam her şey buraya kadarmış bas geriye bas bas geri. Kuantum bilgisayarlarda zamanı geçmişe götürüvermişler parçacık hali götürmüşler olsun şimdilik parçacık bazında. Az kaldı. Takyon filan kafaya takılmışlığı önceden var. Sonra hani insan düşününce olurmuş. Düşün . En son pişmanlığın neydi? Hayır hayır ilk pişmanlığın neydi? Çevir geriye tekrara gel. […]
Şimdi şimdi değil belki dün ileri günlerden zamanlardan biri belki. Neyin nasıl olduğunu bildiğiniz bilemediğiniz bir zaman dar geniş bir zaman. Sizi seni zamanın gemisine nasıl neden baktığında gönlünün özlediğini gördüğün zamana kapılıp beni götür dediğinde götürmeyen alıp gitmeyen bırakan öldür dediğinde öldürmeyen bıktığını söylediğinde bekle dayan olmuyor bak işte […]
İçinden geliyor olmalı boş yerlerin dolu olduğu her şey o kadar yalnızca o kadar hepsi o kadarcık başka yok. Her şeyi ben bilirim her şey dediğin benim bildiğim kadar o kadar. Cehaletin yan etkisi hiçbir şey bilmediğini bile bilmediğini anlayabilmek için cehaletten bir tık niyet karar bile vermemiş halde üstelik. […]
Her şeye küçük başla. Sevmeyi küçük dene güvenmeyi de öyle. Küçük adımlarla. Her çöküş bir çivinin yerinden oynamasıyla pasıyla bir küçük taşın kımıltısıyla yuvarlanışıyla. Bir yerde bir makine de pas varsa bir yerde küf her yerin paslandığını her yerin küflendiğini bilmek beklemek ummak zannetmek lazımdır. Öyle düşünür bilgeler bilenler öyle […]