Bulutlarla müzikle üstelik ne kafayı takacaksın ne uğraşacaksın. İçinde ne var başına ne getirir hangi rüzgarın önüne takılıp gider gidince şarkının neresinden hangi koyulukta yüreğini kaplamak için hangi büyüklükte ağırlıkta hem de nereden nereye.
Yağmuru suçlarsın, karı, güneşin kaçışını yorarsın şarkının içine kaçmış acıyı sesine verirsin hikayesini çok iyi bildiğin gözlerinde hüzün taşıyan o gırtlağında hep taşıdığı çığlık çığlığa fısıltıya yüreğime dokundu çızdı yırttı çırmıkladı acıttı tanımlayamadığın sızı adını bile daha seçmediğin seçemediğin yapmadığın yapamadığın hep aynı huzuru yerinden kaldırıyor işte ondan.
Unutmak istediklerin kafanın istif raflarından hatırlamaya çalıştıklarını aradığında bulamadığında oralarda bir yerdeydi avunmasındayken eline takılıp gelip durmasa oradaydılar arkasına kaçmış olmasınlar el yordamıyla.
Bulutlara binme öğleden sonralarda seni nereye götürür bilmezsin şarkılara müziklere de ne getirir neler yığar önüne çık çıkabilirsen içinden. Onca yaralı öylece gelişi güzel flasterlenmiş altında irin kanayan sızan yaraları deşmek için daha güneşli daha bulutsuz daha içinin kaldırabileceği şarkılarla hani anlatılmaz için içine sığmadığı zamanlarda geceleri uyandırıp anlattığın uykulu gözlerle dinlenen dinlendiğini anlandığını sandığın bir yanın suçluluk bir yanın gözlerine bakamamak sabahında güneşin alabildiğince parlak ve sıcak olacağını düşündüğün sabahlara az kalmışlıklarda ki gibi.
Günün üstünü örtüyor lacivert bulutlar az sonra hüznün damlaları bir şarkıya takılıp ortaya çıkıverecek sırf onun korkusu toprak kokusunu özleten.