Yeni yıla az kaldı. Işıl ışıl çarşı pazar bu zamanlarda hep olduğu gibi. Epeydir yoksun bu alışverişe yine beraber çıkalım. Ben beğeneyim sen kimse görmeden alma rengini beğenmedim, küçük gelir, sence oldu mu? Olmaz altı üstünü tutmadı. Gözlerine gitmez. Açık saçlı olsa iyi idi ama. Aman sende yakışmaz ona. O […]
Yaşam
Kokuların o kadar tarihçesini bilmem. Güzel kokmak para işiydi bildiğim kadarıyla, Revlon, İntimate daha Türkiye piyasasına çıkmamıştı diye biliyorum. Çıktığında Ankara gazinoları İntimate kokar olmuştu. Avon’un küçük parmak kadar şişeleri bile çok paraydı. Bulunmazdı. Chanel ayrı bir kulvardaydı. Dior, iki kokusuyla paracıkları götürüveriyordu. Kolonya kullanmak ucuz ve daha kolay bulunan […]
Değerlidir yaşadıklarımız, yaşamadıklarımız, umutlarımız, bizim olan her şey, bize hediye edilmiş, bize ait, bizimle olan her şey. Değerlidir gözyaşlarımız. Bize aittir. Bizi terk eden o ıslaklık değil, vücudumuzun onu üretmek için verdiği gayrettir. Yitirilen yakınlar, kişiler, olaylar büyük, küçük can yakıcı iç acıtıcı, gidenin ardından döner dönmeze indirgenmiş duygularıyla. Bunca […]
Ayrancı, Aşağı Ayrancı da bir çay bahçesi vardı. Bahçesinde otururduk yazın daha gelmediği, soğukların içimize işlese de genç olduğumuzun kanıyla olduğumuz kışın içindeki baharlarda. Neresinden bakarsan bak delilikten bile öteydi yaptıklarımız. Bir gözleme, bir sıcak çaya öldürülecek ne kadar saat varsa kakara kikiriyle orada öldürür, geriye vakit bırakmazdık. Konuşacak o […]
Bizim ev nereden bakarsan bak, hemen her gün parti olan bir ev gibiydi. O kadar yaş günü vardı yetmezdi. Şu gün parti veriyoruz, haydi hop parti, parti olmasa ne yazar önce yavaştan bir kişi kapıyı çalar sonra her işi olmayan, dersi olmayan, olup da kaytaran, beraber birlikte olmak isteyen damlardı […]