Bir dolu hüzünden sonra bir avuç değil bir sırt yükü yokuşa sarmış bir hamal nasıl taşınır aklın sığmaz öyle kocaman ağır mı ağır terleten hüzün denilen. O kadar çok değişen belki her şey yeni baştan eskitilmişlikleri bir desen içi yaşanmamışlıklar yüzünde ben buradayım desin deseni. Karşında bütün arsızlığı kabullenmiş bu […]
Oturup ölümden bahis açmadığımız, konuşmadığımız bir günümüz olmasını istemek. Cellata kimi öldüreceği yetkisini verdiğinizde. Genç Osman padişahın boynuna ip dolamayı kendine yetkili gören cellat gibi her istediğini öldürmek, ve Osmanlı’nın genç Osmanı olmak. Bütün öldürmek emirleri senin sadece yaşamanı elinden bir iple bir püsür adamın elinde. Ben Cihan Padişahıyım. Tam […]
Bir telaş. Bir çökmüşlük. Bir yokluk. Gecenin ışıklarının hepsi ele geçirilmiş. Yok edilmiş bir hayat. Köhne bir hücrenin demir parmaklık ardına hapsedilmiş bir yürek. Hepsi bir. Bir tek. Tek. Yaşanmamışlık, benzeri yakını bile yok. Titreyen bir yürek, kan kokusu almışlar mıdır? Ölüyle, ölülerle aynı yatağı hücreyi, aynı sürgünü yaşamak aynı […]
Yine mi öldün çocuk? Çocuk dediğime bakma. Genç, kadın her nerede nasıl bir şekilde bir şeylere dur diyen bir şeyler de ezilen varsa sen. Perçemlerinde bir rüzgar gözünde bir ışıltı. Yine hem de yeniden. Kanına ihtiyacı var vampirlerin. Tanrının bile kulu saymadığı saymayacağı eminim buna böyle düşüneni bu kadar kan […]
“Neden yazılır? Dünya acılı olduğu için yazılır. Duygular taştığı için yazılır. İnsanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir”. Tezer Özlü. Tam da bunun için okunur, yazılır. Bir de cam gözünü çıkarıp bir de silip başka bir yerden senin de nerede olduğunu gördüğün bir yerden bakabilmek için yazılır. Bazen bardağı […]