Gitmeden yok olmadan şimdilerde ölmüştür demeden binlerce yıl önce. Masalsı olsun.
Soğuk karlı bir kış günü.
Neşenin dibine vurduğu gecelerden birinde.
Mahzunlaşıp anlatmıştı ölümünü. O kadar uzaktı ki. Gülerek içine cıvığından şakalar katarak, sulandırarak çarpıtarak hiç gelmeyecekmiş gibi. Yalnızlığını yalnız öleceğini.
Korkudan gülünür ya, öyle gülüyordu.
Hep korkmuştu yalnızlıktan yalnız ölmekten. Yanında birilerinin birilerinden birini bile şimdi tanıdıklarından olmayacağını.
Kar yağıyordu. Birileri olacaktı o da biliyordu. Ama birileri o birileri yalnız olmasını engelleyemeyeceklerdi. Yalnız ölecekti.
Ada vapurunda, Sarayburnun’da, İstinye’de. Kabul etmiyordu. Oralarda olmazdı, olamazdı.
Binlerce yıl önce.
Tadı kalmadı buraların artık öteki dünyaya gidelim dedi mi?