Bir zaman sonra soracağı soru daha o zaman gelmişti aklına. Şarkı söylerken bulaşığa eşlik ederken sesiyle öyle diyelim. O zamanlar bulaşık makinesi bir efsaneydi, Almancı efsanesi, öyle bir şeydi, bir de otomatik çamaşır makinesi vardı yanında dahası başka efsanelerde. Ama bulaşık elde yıkanırdı, sıcak olacaktı su bir de el yakacaktı anca temizlenirdi, şarkı söylenirdi yanında o da söylerdi işte.
Öyle kalabalık eğlencelerin sabahı zor olurdu böylece ne yaşandıysa acısı ya gece yarısında uykudan vazgeçilir, ya sabahın köründe bir şarkıya takılır kafa yıkanırdı bulaşıklar. O zamanlar da aklına gelmişti, gelince soracaktı görünce soracaktı.
Dostları vardı öyle diyordu yıllar sonraya ulaşacak dostları. Senin var mı diye soracaktı adama? Gerek kalmadı şimdi dedi içinden. Cevabı biliyorum. “Yalnızlık tek başına yaşanılır” dı öyle demişti adam. “Yalnızlığın lüksü de bu“. “Paylaşılmaz; sadece senin”.
Bu adamın haklı olmadığını düşündüğü zamanlardı. Kalktı bulaşık makinesi bitmişti az önce kapattı düğmesinden. Şarkı söylemek gelmedi içinden. Kendisi de dost arıyordu hani çok diyordu ya onlardan. Kalmamıştı.Onlarda eski zamanlarda kalmıştı.