Dünyayı tanımayı çok istiyordu. Biliyordu gördüğü biraz bildiği gecesi çabuk biten, hep gözlerin izinde yaşadığı bu dünya küçüktü, kopuktu. Büyük dünyadan büyük bir dünya vardı, tanıyacaktı o dünyayı. Güzel değildi yaşadığı olsun. Tanıyacağı güzeldi, öyle biliyordu. Hayat ona vermediği değeri sadece ona değil, o da biliyordu verecekti bir gün ilerde biliyordu, daha çok değer verecekti ona.
Böyle düşündüğü, hayattan vazgeçmediği, dünyayı tanımaktan vazgeçmediği bir günde tamda iddialaşırken dünyayı tanımak konusunda, hayatı tanımak konusunda. Hayat ve dünya tanımak istediği dünya ve hayat tanışmak için uzatılmış eli, bakışı ben de varım nefes alışını beğenmedi. Tanışmadı, tanışmak istemedi itekleyiverdi görmezledi.
Tanışacağı son şey betona uzatılmışlığıydı, dünya malı daha ne varsa üstünde hepsini bırakmış, buz gibi betona uzanmış, uzatılmış açık gözlerinde tanışmak istediği dünyayı belki bir aralık, ondan açık öyle kalmışlık.
Birkaç yürekte bunca acımasızlığın sızısında birkaç günde gözyaşı bir o kadar yürekte solukta bir iç çekiş.
Bir yerlerde acaba özlemişlik. Bu dünyadan bu da geçti çızığı bir kurşun kalem misali. Dünyanın başka bir ucunda manzaralı yalnızlıklar vardı gelse olmayacaklardı.