Kulağına bir şeyler fısıldansa fısıldayan bu sefer ben olsam kandırsam seni.
Kulağına fısıldadığım şeylere inanmasan bile ya desen ya öyleyse içinde bir kuşku olsa da yine de bu seferlik bir kere de bana.
Olmaz ya olur da bir kuşku yüreğinin bir yerinde ya bendense. Bir kuşku duysan ya öyleyse ya ondansa diye hani okunacak bir lanet varsa bile onu bile bana.
Kandırılmış olsan beceriksiz olsam bile bu sefer ben kandırmış olsam kandırsam seni. Kulağına ne söylenir bilmem yine de denk gelse söylemiş olsam sen de inansan inanmak istediğinden bu seferlik bir kerelik.
Keşke ben dedirten hep o eski kandırılmışlıkların ben istedim öyle oldu savunmaların. Yalnızlıklarda kendi halime seni kandıramayışımı hep keşke önce ben.
Nasıl şimdi eski pişmanlıklar diz boyu topla hepsini hasat et bir çuval dolusu.
Yalnızlıklarda hep.
Masalarda onlarca şeyin yanına sıralanmış içinde utanılası düşüncelerde var ben yalnızlıklar hep öyledir itirafı yok.
Şimdilerde kulağına fısıldayan ben olsaydım ben seni hani içinden gelse kansaydın bana.
Sirkeye yatırılmış cesareti alınmış sinirlerden arındırılmış bir özentide fısıltılardan biraz yüksek.