Gözlerine bakmalıydı. Bakamazdı. Gözleri yoktu. Hiç olmamıştı. Gözleri vardı. İçine ruh kaçmamıştı. Görüyordu ihtiyar bir adamın dediği gibi bakmıyordu. İçindeydi. O yüzden o hikaye ne bilmiyordu.
Mahallenin uzun oğlanına aşık olmuş, on yılları geçmiş metresi olmuş fırsatını bulduğunda koynuna kaçmış övündüğü şey yine de kız oğlan kız olmak birde çarpık uzun bacakları olan evde kalmış.
Mahallede adı çoktan çıkmış çirkefliğinden bulaşmasın korkusundan bakışlarda biraz da fısıltılarda bakışlardakini görmez nasılsa fısıltılar duysa da aşkının kıskançlığı. Gece uzun oğlan ah neler vermez bütün kıskançlığı ya başka biri daha olursa.
Kafaya koyduğu gibi başından itibaren ne düşündüyse her şeye hayır en sonunda oğlan bana kalacak matematiği hep kurduğu benim olacak bir gece koynuna kimse girmesin yalnız ben.
İhtiyar anlatıyordu. Hep böyle. Onun gözleri bakmaz görür. Çarpık ince bacaklı metres, övünmesi el sürülmemiş.