“Uykum kaçmadan birkaç gece uyusam diyorum. Tam bunu dedim ya birileri kalkıp uykumu kaçıracak laflar ediyor. Gitti uykularım.” Sohbeti koyulaştıracaktım vaz geçtim. Yinede bir kulağım karşıma ahkam kesen seste dinlemez gözüküp dışarıyı seyrediyorum. Kahvemin içine bakıyorum bitirmemeye özen gösteriyorum bir taraftan. “Uyku dedim çok değerlidir benim için uyumasam bir saat eksik uyusam gözlerimden belli olur. Laflarımı karıştırırım, kelimelerin harfleri yerlerinden oynar. Dedim ya uykuyu çok seviyorum.” Baktı ben dinlemiyorum. Öyle sandı ortalığa anlatmaya devam ediyor. “Bir gece gelse diye bekliyordum. Gelecek diye bekliyordum. Gelecek merdivenleri yavaş yavaş çıkacak ayak seslerini duyup bekleyeceğim. Kapıyı çalmadan önce bir süre nefesini ayarlamak için bekleyecek üstünü düzeltecek, zile basacak suratına bir gülümseme yerleştirecek. Kapıyı açacağım sanki beklemiyormuş gibi bilmiyormuş gibi geleceğini şaşkınlıkla onu karşılayacağım. Gir gir içeri diyeceğim, girecek. Sarılacağız bir dolu hasretle. Bekliyorum olmadı”. İyi ki dinlemiyor görünüyordum kalkmam için bir bahane bile bulmam gerekmedi. Kalktım. Dışarı çıkarken dün gece nasıl uykusuz kalmış ve böyle rüya görmüş diye düşünmeden edemedim.