Komşulardan biri bir dolap koymuş dışarı yeni gibi yer olsa al kullan adamın biri bir adam sadece iki dolap kolu küçücük onlar için parçaladı dolabı kırdı parçaladı kolları koydu cebine madeni altın olsa bir şey etmez koydu cebine kırdığı döktüğü toplamak için zaman zamanlar ister biliyorsunuzdur görmüşünüzdür.
Bunca gürültünün sesin ışığın yazının harfin kelimenin cümlenin arasında kafa karışıklığının yanında beynim ara sıra bir şeyler sorguluyor sorgulayabiliyor çalışır gibi yapıyor birkaç tur aküsü bitmiş araba motoru misali. Ne mi? Örnek kötülüğün kaynağı.
İlk başını nereden bileyim? Yaşadığıma bakınca geri geri gidince kötülüğün başına doğru kötülükleri gördüğüm bu günden geriye doğru noktalayıp onları doğru parçalarıyla bir doğruyla birleştirince. Sizde yapın bakın bakalım. Aynı doğruları bulacağız diye tahmin ederim gittiği yeri söylemiyorum bir bakın. Sondan başa doğru gidilecek. Kendi sakıncalarım var sizin de olmalı alınacak bir dolu olay kişi hayatımda noktaları koyun kalsın. Uçurtmamın ipini koparıp alıp kaçtılar biraz ileride az ileride kısa bir süre sonra çıtaları kırılmış parçalanmış bulduğum sadece ben mutlu olmayayım eğlenmeyeyim diye gülmeyeyim diye beni peşlerinden koşturmak için yapılmış beni tanımadıkları halde bana acı vermek için yaptıkları. Bizim mahalle de onlarınki gibi aynı yoksulluk aynı değerler. uçurtma öyle güzel göz alıcı hiç değil üstelik ucuz olmasa benim hiç olamaz. Kendileri uçurmak için değil çaldıkları o nedenle bile değil.
Başka hiç uçurtma almadım yaptım yaptırdım gazete kağıtlarıyla kocaman küçücük onlarcası.
Düşünün sizde noktalar koyun geriye doğru çizin yirmili otuzlu kırklı ellili elinizde ne varsa o yaşlardan geriye doğru. Kasten tahammüden nedensiz sırf acıtmak için olanları daha koyu noktalayın sizi tanımayan siz siz olduğunuz için değil de onu da işaretleyin o biraz neyse birilerinin canını yakmak birini acıtmak içinde acıtmaya can yakmaya daha çok .
Anladınız ne demek istediğimi.
Bir de siz bakın nereye gidiyor çızık.