Altı üstü aşktı anlattığı. Anlatmaya bir gayret anlatamadığı daha doğrusu gevelediği, kem küm fakır takır nasılsa anlatılamayan işte. Dinleyenler anlatılamayanın ne olduğunu, neyin anlatılamadığını kem kümlerin ne olduğunu biliyorlar noktası virgülüne kadar.
Genç ya kanı deli dinleyenlerin geçtiği yerler.
Orta şekerli bir kahve. Bir daha anlatsa, bir yerlerden biliniyor ama olsun güzel şeyler anlatamıyor hem de ne güzel.
Bilmem kaçların sonunda bir zaman. Anlatamamış olmak anlatamayışı dinletmek.
Bir orta kahve şimdi masa üstünde.Yok tadı öyle değildi. Nohutlu filan belki zor bulunur hali, saklandığı yer aynı lezzet değil. Havası bile başka karışmış oksijeni bile biraz eksik yakmıyor öyle bir heyecan, bir kışkırtma eksik.
Hayal dediğin bile ayaklarının üstüne basacak. Aşk ta öyle.
Camus ne arıyordu?
Yaşamak için bir neden. Ölmek için binlerce milyonlarca şimdilerde neden varken bir tek neden arıyordu ayağı yere basan. Aşkı kem kümünü çıkartıverin ortalık yerden o da pek nedenden sayılır mı? Camus saymıyordu ya neyse.