İşte Öyle Bir Sey

Hemen her kelime bir şeyler anlatıyor. İçinde saklı anlatıyorlar anlayana. Her kelime yaşamaya çıkıyor bir soluk.

Kimbilir gül bahçesini, lapa lapa kar yağarken uzanıp yatmanın gül bahçesinde öğrenildiğini ancak ruhlara yumuşacık dokunmayı, nasıl çağrıldığını, lacivert bir kazağın sırf rengi beğenildi diye lacivert üstündeki desenleri, Cinnah’tan aşağı koşarak düşmeden inilebileceğini, sıkı tutulan elin neminin iyileştirici etkisi olduğunu, yaraların nasıl açılacağını, nasıl kanatılacağını, gökten düşen üç elmanın hepsi benim başıma diyene dağıtıldığını?

özlemek

Kim hep özlenmiştir, özlendiğini hiç bilmemiştir, ölüme beş kalalar da hatırlanmıştır, izi kalmıştır hayatlarda objektifin içine gülümsemiş öyle kalmış, özlemiştir?

Nasılsın dememiş, sormamıştır nasıldır. Bu ben miyim dememiş, ayrılığın adını koymuş yalnızlıklar tüketilirken masa da olduğunu hiç bilmemiş.

Hemen hepsi aynı yere geliyor takılıyor, bir bahara, bir sabaha, bir köşeye, bir, bir, bir. Bu kadar mı? Olmamalı değil. Eylül, Ekim, Kasım, Nisan yaşanıp birer bitmiş. Her Eylül, her Ekim, her, her, her.

İçine kaçılmış ne kadar çok şarkı var. Hele sonradan kaçılanlar notaların arsına sızılmış. Ne çok hatıra yıllar, yıllara yıllarca biriken, büyüyen,küçülüp parmakların arasından düşen.

Bitti.

Ne kolay kelime Bitti. Üç harf.

Kolay olabilseydi, olmadı. Yazılmış onca şiire, hatırlaması bile zor. Bir kere okunmuşları bile vardır. Onca yazı, bir kedi, bir kendi bilir çoğu zaman. Bir ten kokusu onda kalmış. Öylece hem de.

Amapola çalıyor, Love Story’ de vardı. Amopola yı bilmez içine nasıl kaçtı? Beş harf altı harf bir şarkı kimin söylediği bile utulmuş olmalı.

Bahar bir hışım gelir, geldi. Bakalım bu sefer şarkı hatırlanacak. Soru işareti lazım acil.

Çakmak taşına vura vura geçen bir milyon yılda keskin kenar bulunmuş. Daha yeni başladık, tekniğin adı “Levallois” güzel kokudur. Homo Erectus on binlerce yıl iki taraflı keskin ucu sürükledi. Yeni başlamış olmalıyız. Masaya oturmak onca şeyle ne ağır.

Sait Faik” Buralarını düşünmedim, düşünmedim hemen o gece aşık oldum” der.

Çiğdem Talu’da “ İşte Öyle bir şey “

1 Yorum
  1. gülin dünyası says:

    sonunu düşünen kahraman olamaz derler… ama bazen cesarette lazım…

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

code