“Gözlerini kapa ve gittiğin yerden korkma kızım.”
Bu cümle neden kurulduğunu bilmeseniz bile insanın yüreğini burkmaya yetiyor. Dört yaşında kanser hastası kızının dördüncü son evre de artık çok acıyor olması son an son cümle dört yaşında birine sonsuza dek nasıl elveda denebilir hele bir baba. Baba bu cümleyi kuruyor kurmuş.
Bir dolu kelime bulunabilir lanet olsun çok kötü bir durum bu çok kötü bir hastalık bu böyle deniyor. Böyle bir çocuğun babası olmak durumu da.
Okuduktan sonra öylece epey bir zaman hiçbir şey yapamaz halde kalınıyor kaldım.
Yumruk atamaz bir şeyleri kıramaz bir şeylere isyan edemez her nasılsa bir şey yapamazlık hali orada.
Öyle olur. Yüreğinize, göğüs kafesinize sığdıramazsınız sığmaz aklınıza yüreğinize bastıra bastıra sokamazsınız dışarıda kaldıkça orada durdukça nefesinizi keser beyninize baskı yapar düşünceleriniz ezilir parça parça ayak baş parmağınıza kadar ağrılar bilmediğiniz sızılar kanayan binlerce yer varmışçasına bütün vücudunuz sizden araklanıyor çalınıyormuş olur öyle kalırsınız işte ondan.
Bu nasıl her ne ise lanet nalet hastalık yaş baş bütün her şeyin hikayeleri bozuyor içine ediveriyor. Sonunda bir an önce nasıl olursa noktayı bir an önce görüp bir daha oraya dönmemeyi tercih eder oluyorsunuz.
Bir tek şey kalıyor aklınızda o çok çabuk geçsin çabuk bitsin bir an önce ne kadar acırsa o kadar çabuk diyerek okuduğunuz o haberden.
“ Gözlerini kapa ve gittiğin yerden korkma kızım”.
Yine de çok acıyor olmalı acıtıyor.