Çocuktu. Yıllar önce çok yıllar önce ben bile çocuk olmalıyım o zamanlarda. Paris’te bir taksi durağının dibinde yaşadıklarını anlatıyordu. Geceyi içine gizemler kaçmış nemli geceyi.
Yeniden gelmiş. Nemli çarşafları olan yataktan fırlayıp gelmiş.
Yine çocuk.
Masumluklar yine cebinde çerez. Bakma ben de kalan saçlarına kır karışmış, bütün organları özellikle kalbi bir anda kalk gidelim diyecek koltuğa iğreti oturmuş tedirginlikte cebinde masumlukların kabukları çaktırmadan yenmişliğinden bir çocuk.
Giderken ağlama diye önceden ölmüş. Yangısı bu kadar tak zilleri oyna.
Çoktan bir başka ölünün yanına uzanmışlık ne güzel kokuyor sarılsa hem de sıkıca. Çoktan çiçekleri sulamış kurşunu sıkıp öldü mü gözlere bakıp anlamış olmalısın.
Bir ağaç dibi. Paris gecesi kokuyor. Çocuk anlatıyor. Çocuğun anlattığı yalnızlığı, yoksulluğu, yokluğu birlikte yaşadığın ölüsün şimdi. Gece sen kokmuyor olmalı.