Sandalyelerinin arkalarına iyice yaslanıp kaykıldılar. Altın kafeste bir kuş altın rengi tüylü, dönüşü kolay değil. İki adam belli ki konuşulacak çok şey kalmamış, çok konu var hepsi de şimdi konuşulacak durumda değil. Çoğu üstünü başını düzetmemiş ortalığa çıkmıyor, uyuyor kimi, can sıkacak bazısı biliyor akla geliyor dudağa gitmiyor, olmamış çoğu buranın hakkı değil.
El Emigrante çalıyor.
George Dalaras çalıyor, söylüyor. Paco De Lucıa eşlik ediyor.
Hüzünlü bir adam ses öyle, derin bir şarkı ve içinde iki viraj gibi yüreğe dokunan böyle nasıl söylenir şarkın içine kaçmış güzellik.
İçinde bir gitar tellerine üzüntü kaçmış bir hüzün sanki çoşku sevinç az sonra der gibi.
İki adam gökyüzünden az sonra inecek kararmış bulutların grileştirdiği havanın şarkısını dinliyorlardı. Çok çok eski zamanların tellerine hüzün bulanmış şarkıyı.
Gökyüzü de vakit tamam diyordu.
Paco de Lucia George Dalaras El Emigrante