Yaşamanın başka bir adını bulma zamanı gelmiş olmalıydı. Kendini koydu masaya, masanın öteki tarafına da geçti. Kendinin ötekisi olmaya oturdu. Paylaşmadıklarını, anlatmadıklarını, kendine rağmenleri sorgulamaya oturdu. Kuvvetli ışığın altında olmasa da öyle yara bere filan can yakma büyükçe can yakma fiziki aletler yok kelimeler var. Geçmişin kelimeleri. Elinden tut kendi […]
Her zamanki havalardan daha bunaltıcı olmuştu. Son gündü ve bitmiyordu. Saniyelere bile binlerce kat zam gelmiş her bir saniye saatlere bölünmüştü. Anahtarını teslim etti, yıllardır çayını kahvesini içtiği kupasını kapıda yere vurup kırdı. Bir bitmişlik, El Migrante çalıyordu arabada gözleri dolu ağaçlar belki de en çok özleyecekleri. Hayatında artık böyle […]
Vasatlık kültürü yaşadığımız. Vasatlığı ortalamanın çok altında bile bir yere çöreklenmeyi oralarda bulunmayı hep oralarda yaşamayı bunu bir kabul haline getirmeyi anlatmaya çalışıyorum. Oralar dediğim yerleri tarife gerek yok. Kolay örnek. Üniversite olarak bakın her yer neredeyse vasat ortalama altı üniversite dolu. Mezunları iş bulamayan tercih edilemeyen soru işareti. Hep […]
“iPad ile sinek kovalayamıyorsun”. Çok güzel bir cümleydi. Sarper Günsal Eurosport yayını sırasında söyledi. Saat sekiz buçuk da kucağında gazete ile uyumak. Yaşlılığın esprisi. Gazetenin yerini alan Ipad. Ipad ile yapılanamayan sinek kovalanmıyor onunla. Arada on bilemedin on beş yıl var gazete kucağında uyumakla Ipad le uyumak arasında. Zamanın en […]
Bütün her şey hazır olmalı. Kelimeler birikip yoğunlaşıp yığılmış, kalem yerini almış, cümlelerin bağlantı elemanları bir araya gelmiş. Yukarıdan emir gelecek uygun adım sıralanıp yürüyüp yererine geçecekler sana doğru, size doğru. Sözcükler benim olmaktan çıkıp size doğru sana doğru senin olmaya doğru sana ulaşmaya. Benim ne yaşadığımı ne hissettiğimi ne […]