Karanlık bir gün. Beyazı çokça çalınmışından.
– “Yağmuru özledim” diyor. Yağmura daha çok var.
Özlediği yağmur, yağmur kokusu. Yağmur her şeyi temizler. Tozu, kiri, kanı, pisliği. Kokusu her kokuyu ölümün kokusunu bastırır.
– “Rahmet eylesin”. Ondan mı acaba? Ölümün toprakta bile bıraktığını. Sessiz zamanlar.
– “İnsanın içine yağmur yağar mı?” soruyor.
Yağar yağıyor olmalı. İnsanın içinde ölenlerin bir tarafı, bir yeri, bir şeyler ölenlerin, ölen duyguların ölüm kokusu hep genizde kalmaz kalmamalı.
– “İnsanın içine yağmur yağar” böyle söylemem lazım. Söylemiş gibi yapıp susuyorum. Ne dediğimi anlamış gibi susuyor.
Gözlerine bakıyorum. Şimşekler çakıyor gözlerinde o sessizlikte. İçine yağmur yağıyor olmalı. Şakır şakır bir sağanak olmalı hem de. Gülümsüyor.
İçimde çisiltili bir yağmur onunkine benzemiyor. Onun ki kadar çoşkulu değil.
Bir serinlik yürekte.