Gökyüzüne bakıyorum. Gece. Bulutların arasında ara sıra gözüken bir yıldız. Bulutlar hızlı, çok hızlı akıyor. Yere henüz inmemiş, şiddeti pek yere inmemiş bir rüzgar. Ara sıra gözüken göz kırpan bir yıldız. Beni tanıyanlar bilir. Kafamda bir kaç tahta yokluğu sır değildir onlar için. Onların değişiyle birkaç çivisi çıkmış olanda vardır. Tahtaların gıcırtısı ondandır. Bu gıcırtı onlar gibi düşünmediğim duygusu yaratıyor olmalı kendilerine pek benzetmezler. Aramızda kalsın bende pek birilerine benzemem. Bana benzememekte iyi bir şey olmalı. Aynaya bakıp öyle zevk alıp daldığım olmamıştır. Aynaya bakmayı ben bile tercih etmem. Her neyse yıldıza gelelim. Bu evrende, galaksilerde, yıldızların çevresinde yaşamın olacağına, dünyada ki gibi olmasa da canlıların olacağına, bu canlıların arasında düşünce sistemi olan, belki ileri bir zeka, bilgelik gelişmişliği, çok geniş bir bilgi deposu olan bunu çok çabuk ve çokça kullanabilen bizden çok ileri, belki geri uygarlıklar kurmuş, bir varlık bir çok varlık olabileceğini düşünürüm, vardır derim, var olduğuna çok fazla inanırım. O başka. Ama ben insan gibi, insanı boş verin, bizim hayvan dediğimiz memelilere yakın bir varlığın olabileceğine inanmam. Organları başka yerde, örnek cinsel organı duyma organının arkasında oluşmuş varlıklar olabileceği, başka başka işlevleri olana bir dolu organı olan başka çeşitlerde bilmediğimiz bir dolu işleve sahip bir çok varlık olabileceğini düşünmüşümdür. Üçü bir araya gelip bir erkek diye isimlendirdiğimiz, dördü bir araya gelince dişi dediğimiz, beşi bir araya gelince bizim daha ismini koymadığımız bilmediğimiz kalite de işlevde üreyebilen varlıklar olabilir, düşünmüşümdür. Tahtaların eksikliği onlu, on beşli üremeleri daha düşünmedi birkaç tahtanın daha eksilmesi gerekiyor olmalı. Tahtalar eksik ya böyle yazının bir yerinde çekilmez oluyorum hemen. İnsanı boş verin, memelilere benzer bir yapıda canlıların bile oluşmayacağını düşünüyorum. O kadar çok tesadüfün daha dinazorlara bile erişmeden oralara bile gelmeden başka yollara kıvrılıp başka yerlere gideceğini düşünüyorum. Belki daha bitkilere bile ulaşmadan kıvrılıp başka bir yola gidip başka başka bilgileri başka türlü kullanıp başka türlü biriktirip başka türlü kurgulayıp işlevleri başka türlü varlıklar dizileri oluşacağını düşünüyorum. Bu kadar benzerliğin oluşmayacağını, bu evrende bu kadar benzerliğin dünya dışında bir yerde yeniden var olmayacağını düşünüyorum. Kafasında sıralı tahtaları olan bir dolu insan içinde bu kadar benzer bir eksilmenin, bu kadar benzer bir ses çıkartacak çivi eksikliğinin olmadığını düşündüğüm gibi.