Önümüze konan pastadan kekten yemekten ne kadar hoşnutuz? Pastayı yemeği keki biz yaparken biz yaptığımız da bile başka birinin tarifi başka birinin unu vanilyası kabartma tozu unu gulutenli gulutensiz içine ne katılmış ne eksiği var bizim bilmediğimiz. Bizim mi biz sahiplenebilir miyiz?
Malzemeyi bir kenara bırakın onları üretmek toplamak yapmak ayrı bir şey.
Annelerin pastaları kekleri yemekleri onların tarifiyle olsa bile neden bir türlü olmuyor ağızı kıvrımlarına dilin oyuklarına denk gelmeyen ne? Yemek kaşığını tam da o zaman saniyesi saniyesine ellerini kurulayıp şöyle bir karıştırmak mı bir tutam tuz bir tutam kaç mili gram kilo içinden ne gelirse ne geldi kaç bir bardak un ağız silme biraz tepeleme biraz az onun gözüyle onun eliyle.
Ben seçtim ben yaptım ben karıştırdım. Hiç biri evet neredeyse hiç biri sizin benim onun tercihi tercihlerimiz önümüze konan tesadüfen önümüzde olan dan menüden masadakilerden olmazlardan olurlardan tam tesadüflerden elden gelen gelmeyen elde olan hep bir sırası değişse bir başka.
Hayatı sadece bizim seçemediklerimizle yaşamak mı öyle yaşadığımızı kabul etmek mi öyle geçip gitmek mi kabul etmeden hem de.
Rüzgarda nefes alabilmek öğrenmek oksijenin bir kısmından vaz geçmek bir kısmını beyne göndermeden biraz eksik biraz fazla fark etmez nasıl olsa az bir şey nasıl olsa kullanmaya yeltenmeden işin sonuna kadar hem de hiç heves etmeden yaşamak üstüne bir de hiç heves etmedim edası övünmesi.
Evren de ne kadar küçük küçücük bir yer kapladığının idraki belki. Karıncayla papatyayla kediyle sümüklü böcekle ayrılığın yüzde bilmem kaçlar küçüklüğünde olduğunun da aymasına varamamak.
Yemin et bak çarpılırsın.
Olsun ben de öyle.