Hep konuşulur. Havalar, nasılsınlar, günaydınlar, hadi eyvallahlar arasında bir yerde kelimelere dokunmadan, sözlere el sürmeden, meraktan hiç değil laf arasında kelimelerin susulan yerlerine sokuşturulup bakışlarla konuşulur.
“Seni gördüğüme sevindim”.
Söylesen ona ne ki? Sevinen sensin. Birde söylesen aman sende lere denk gelebilirsin.
Görmek istemezsin, duymak hiç, bilmek tövbe. Ama denk gelir, dudağa, bakışa, illa ki denk gelir, köşeyi dönerken korkarsın omuz başında bir el olur. Bir bıçak çiziği bastıkça kanayan. Zaten gidişler bıçak biler gibidir, keskinleşir, keskinleşir, çizer. O yaradan ölünür mü?
Gözyaşı şişesi gibi tarihin içinden yaralar gözyaşı ister, çizikler özellikle öldürmesin diye ölmeden az önce gözyaşı ister.
Bir de söylenmese de baş ucunda uzaktan geliyor gibi duyulsa da bir şarkı.