Daha başlarken başlamadan önce ikisinden birisi belki her ikisi de bedduaya bile denk gelmiş olabilirlerdi büyük ihtimal olmuş olmalıydı ki bunca gidilen yolun.
İnsanlar suçsuz borçsuz çıplak ve kötülükten çok uzakta doğarlar. Kelimelerle bütün suçsuzlukları, borçsuzlukları kötülükleri örülür çıplaklıkları o zaman görünür.
Yeni doğmuş insanlar bebek kokusu çekiciliği ondandır sonrasında altında ki bezin kokusu hayatında ki bütün kokuları bastırır suçun borcun kötülüğün kokusu olur ne kadar yıkanırsa da koku gitmez.
Doğduğu zaman bilmediği her şeyin içine öleceğini bilme gelir oturur. Unutmak esastır öleceğini bilmeyi bilince biriktirmediklerin unutulunca öleceğini unutunca biriktirdiklerinle ölünür.
O zaman “Zorba” filminde ki madamın ölüsünün başında ölünün başına gelinip kulaktan kulağa oynar gibi kefenin cebi yoktur teranesinde bir taraftan bir şeyleri araklarken bir taraftan ölünün gidişine gülümseme bir taraftan altındaki çarşafın bile nasıl iç oluşu.
Korkular da yerine oturur. Hep onlarla yaşanmış ayakta dikilmişlerken. Bu gün gelir aman gelmesin işim var a sığınılır hep.
Zihin zeka bilinç beyin hepsi daha çok istemesine rağmen sınırlı hem de çok sınırlı bir vücuda kapatılmış orada kalmış hücrelenmiş bir halde bir de vücut ölünce kendisinin de yok olacağını bilip öyle olmasın kavramlarına her ne kadar sığınsa da şimdiye kadar en azından bir örneğini elle tutulup gözle görüleninden bulamamıştır. İkisinden birisi belki ikisi de o kadar hani ölümün bile ele geçiremeyeceği büyük bir duygu.
Aşkı anlatacaktı ölüm de kaldı daha en başında. Bedduaya denk gelmiş olmalılar.