Anlatıyordu

Anlatıyordu, elinde nereden bulduğu belli değil bir örtü her neyinse elinde kalmış öylesine sallıyor bir taraftan anlatıyordu:

Öyle dağınık öyle karışık bir valiz görüntüsündeydi anılarım, kapının önüne koyduklarımı almıyordu kapıcı çöp niyetine kapının önüne bıraktıklarımı bile. Hepsi öyle her yere dağılmış toplayamıyorum bile. Toplasam başka bir yeri dağıtıyor elimdekiler.

anahtar almak

Boş ver sadece anılarımı toplamasam ortalığı toparlayıversem şöyle dağınıklığım gitse. Tozunu alabilsem görünen yerlerin . Tam o sırada geçtin camın önünden. Üstüme başıma saçıma başıma bakmadım masanın üstünden anahtarı kapıp çıktım peşinden. Arkana bile bakmayıp gidiyordun. Ben gitmiştim, ben bir telefon sonrası kapatıp gözyaşlarımı saklamıştım bastırıp yastığa ben gitmiştim. Şimdi sen geçiyordun yine hayatımın sokağından ve ardından yetişmek değil ama basmak için ayak izlerine belki de peşindeydim işte.

Telefonun çaldı. Sesini duymadım çaldığının uzaktın ama çıkardın cebinden konuşuyorsun ağırlaştın, durdun. Arkana şöyle bir baktın. Gördün beni, hayır görmedin artık senin bakışların takılmıyor olmalıydı bana. Döndün devam ediyorsun. Durdun. Arkana yine baktın, görmüş müydün beni ? Hayır artık bakmadığın yerlere saklanmıştım. Gördün mü bak yine bir dolu hem de yepyeni anı kanepenin üstüne atılmış şimdiden. Toparlayamıyorum dedim ya.

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir