Yağmuru bekleyen çöller çöl insanları gibi ruhun susuz kalması bir beklentiye kilitlenmesi. Zor hem de öylesine zor. Fakat larla ama larla işin olmayınca. Kalemlerle kağıtlarla olacak anlatılacak şey hiç değil.
Öyle de oluyor zaten anlatamıyorsun kalemin ucuna geldiği kadar kelimelerin cümlelerin boyunun yettiği dokunduğu yere kadar. Olmuyor mekan değiştiriyorsun güneşi bir sağına bir soluna alıyorsun denizi oturtuyorsun karşına anlat. Dinliyorsun dinliyor aynı sorular aynı cevaplar. Yoksunluğun diz boyu. Binlerce milyonlarca tarifi var hepsi senin kine uyuyor sende ki de hepsine.
Olmuyor mekan değiştiriyorsun güneşi bir sağına bir soluna alıyorsun denizi oturtuyorsun karşına anlat. Dinliyorsun dinliyor aynı sorular aynı cevaplar. Yoksunluğun diz boyu. Binlerce milyonlarca tarifi var hepsi senin kine uyuyor sende ki de hepsine.
Dilin sözün gözün bitip tıkandığı yerler.
Ve rüzgara dönüyorsun yüzünü o seni okşuyor sana dokunuyor. Kıymeti harbiyesi yok gelebilir anlatınca ee ne var yahu işte kelimeler yetmiyor cümleler kısa kalıyor eften püften oluveriyor.
Deniz gülüyor haline eski şarkı da ki gibi. Eline kalbura konmuşçasına veriyor suyu. Biten bu kaçıncı göz yaşı hep yeniden. Anla işte. Epeydir kalemle bile kavgalı yürek. Gözlerime bak deniz doldur öyle kal.