Umarım o günleri görürüm gençlikte söylendiği de olur yakın bir umudu anlatır. Umarım o günleri çocuklar torunlar gelecek nesiller görür. Umudun yitirilmemiş yitirilmiş halidir.
Kaybolduğunda umut kaybolduğunda içinde bulunulan kayığın kürekleri içeri alınır arkaya yaslanılır göz gökyüzüne dikilir en az değişen değişmeyen o akıntıya bırakılır hemen her şey düşünmeden düşünülmeden her şey. Orada bile kalınamaz kafaca gidilir düşünülmeden bir AVM kafelerinde düşünmeden bütün açık alanlarla karla yağmurla güneşle havayla soğukla sıcakla ilişkileri kesip o ne yedi bu ne giydi bu ne denilen ele alıp top top köfte yapıp lezzetsiz karıştırıp olmadık şeyleri yut bunu daha güzel önerisi tatsız tuzsuzluklara daha güzel hımm öyle onaylaması neredeyse tamamı sizsiz içine siz katmadan olmadan.
Başkalarının hikayelerini çalıp yeni baştan yeni baştan anlatıp uymayan yerleri kesip biçip üstüne tam otursun ellinci provada ancak içine kendini sokup olanı çıkartıp sonra sahiplenip.
Dert dediğin umudun olduğu yerde.
Her şeye düşkünlük düşkünlük adı üstünde biraz ilgi çoğu açlık aşağıya doğru aşağıya olan ilgi dibe aşağıya düşme fiilinden denkliği o.
Yarenliği kendi gibi olanla olana. Hikaye sahipliğinin vakurluğu ayrı.
Parkta oturup artık vakitte kalmadığından umarım o günleri görürümleri bitirmiş olmanın verdiği az bir şey kabullenmek de torunlar görür mutlakalar da şimdilik daha oralarda umarım torunlar görüre gelinmemiş.
Kendinin hikayelerini başka birilerinin başka birilerine allanıp pullanıp süslenmiş püslenmiş kendi hikayesi gibi orada tam da orada iyice geriye geriye geriye bir yanlış başa kadar başka yanlışlara ihtiyaç duyar hali.
Bu da geçer kısmı farklı soluduğun havanın oksijeni ta en başta İlk adam a yakın zamanlarda ki oksijenin yarısı belki sırf o yüzden ileriye gidecek olan beyne ulaşan o kadar. O halde torunlara da belki. Biz bu dünyanın içine ederiz. Umarım görmem lerde işte böyle bir şey.