Nereden çıktı birden öyle şaşkın bir karşılaşma yine birinden ses olup bir şarkı olup öyle düşünülmemiş bir anda aniden gelip yana şöyle bakmadan kafayı döndürmeden orada olmasa bile oradaymış gibi.
Dünya dönüyormuş. Dönüversin ne var?
Bir şarkının içine kaçmak mı? Kaçıvermiş olmak mı? Hep aynı numara o olmasa hiç olmamış gibi ayakları yakan bir kumsala alıp götüren.
Omuzda sızıyla ağlayan bir ayrılığı anlatan dans. Eller avuçlarda binlerce alevli yangında.
Binlerce şehir daha var bu şehir akşam olana dek ondan sonrası cendere vurulup yerde yatıvermek öylece bir başka güne kadar güneşe kadar belki daha sonrası simitçi geçsin görülmemiş gündüzlerden olsun öyle kalsın senin gibi yapayalnız uzanıversin yanına duygusuz anılardan vaz geçip.
Kuraklık sonrası artık işe yaramaz bir damla olup o da gözlerde öylece kalınıp güzelim yılların her biri bir başka gülümseme ile hayalinde. Elinde bir avuç yalnızlık kalmış o danstan avucun cayır cayır o yüzden anlatacağın öylesine küçük bir öykü milyonlarca kelime bir tek sese sığma telaşında.
Genç bir sesle dublaj gibi yağmur yağar gibi yapıyor ortalık simsiyah ruhlar sıkışmış göğüslerde bir değirmen olmuş öğütüp duruyor her şeyi hep az sonra az sonra beklentisinde kalınmış orada yaşanır olunmuşluk.
Sonra bir ayrılık yine böyle bir gün yine deniz yok menekşe hiç yok dalga sesi o da hepsi şarkılarda kalmış bir son kendine iyi bak bakışı.