Hayatın orta göbeğinde bir yerlerde yanınızdan geçen bir mouse burnunuzun dibinden geçip duvarda patlıyor. Yaş 3, 5 hadi ileri gidelim 15. Beklemeyi öğrenememiş yaşlar anlayacağınız. Bir açılamayan birkaç saniye beklenmesi gereken bir oyun, bir internet, bir bilgisayar bekleyişi için dayanılmazlık ve uçan bir mouse burnumun dibinden geçen.
Önceleri anne memesini yumruklayış sütün azlığına gelmeyişine yumruk. Sonraları bekleyememek burnumun dibinden geçen. Alınmayışına bir isteğin yerlerde sürünüş yarın alınacağına söz verişe bekleyemeyiş.
Beklemeyi öğreniş ağır yavaştan bir adım adımlıkla, acıya acıta direnişlerle ayakta sıra, otobüs bekleyişler benzeri. Sevgiliyi bekleyiş bir randevu gecikmesinde. Bir baş çevirişte biten her nasılsa beklerken duyulan yürekte benzediği duyguya kişiye özel olduğu dillendirilen.
Maaşı bekleyiş, ödenecek borca gelecek parayı, alacağın beklenişi belki de. Sınav sonu bekleyişi, işe giriş haberi, evliliğe davet bekleyişi, teklif için bekleyiş hayır olmayan bir cevap anına denk getirme bekleyişi.
Sonunda hasta bekleyişleri, iyiye gitmeyi beklemek, şiirde yazılan gibi.
Sevdalıyı beklemek, uzağa gidenleri beklemek.
Sonra bir yaşlılar yurdunda beklemek, adını ecel diye koyup, koymadan bayrama çıkmak çıkınca kapıdan en beklenenin gelip gelmeyeceği bilinmediğinden kafası gözleri gözükür diye kapıyı gören bir yere sotalanmak çaktırmadan. Beklemek. Beklemeyi öğrenmek.
