Bir Melodi Kulaklarında Ruhu Okşayan

İşyerinde karışık bir gün nasıl canı sıkkın, yürek tam göz önüne gelen çamaşır sıkığı bir büküm göğüs kafesinde. Yıllar sonra yalnız geçecek bir gece, kapıyı açıyor sessizliğe epeydir karanlığın içine elini sokup düğmeyi buluyor. Oh bee aydınlık, ayakkabılarını öyle ortaya fırlatırcasına ayaklarından kurtarıyor bir yerlere uçuyorlar.

ruhu okşayan melodi

Ne kokuyor? Aşağıda ki komşu ne yağı kullanıyorsa leş gibi bir koku, koşup pencereleri açıyor. İğrenç. Bir yerler kıvrılmak biraz uzanmak istiyor, boylu boyunca kemiklerini acıtırcasına, eklemlerinin arasına hava doldurmak, bir birine dokunmalarını önlemek kemiklerinin. Uyumak bir yok olan bir zaman bulmak bir anda geceyi yaşanmada bitirmek, beynini dinlendirmek koşuşturup durmasını bir çizik haline koymak. Bir melodi kulaklarında, ruhu okşayan parmak uçlarıyla gitar tellerine dokunur gibi gezdiğinde yüreğinde bir gıcırtı rahatsız etmeyen.

Bir diiit sesi dit dit.

O güne nasıl gitti? O gece niye geldi aklına tam da bu sıra? Sessizlik etrafında kemikleri acıyor olmalı batıyor. Bir lamba ışığı bolluğu bacaklarının arasında bir sızı veren ıslaklık, ağzında bir plastik doluluk, kafası oynamıyor, parmakları evet parmakları hareket ediyor, elleri evet üstünde bir şeyler bağlanmış olmalı, elleri de bileklerinden bağlı. Göğsü her nefes aldığının faturasını bir ağrıyla hemen kesiyor, Burası neresi? Ben kimim? Diye sorsa yeri. Kafası kazan gibi denir ya öyle. Etrafına bakınıyor. Kafası bir dolu soruyla doluyor. Bir vanilyalı dondurma isteği, şimdi nereden çıktı bu. Soluğunu bir borudan alıyor. Ağzında plastik tadı.Üstüne bir çikolata sosu dondurmanın.

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

code